Solda dağ karanfilleri görülüyor, birkaç yerde gördüm. Irmak yeşil renkte akıyor.
Kanyon’dan çıkışta balık tutan bir baba kızla tanıştık, objektifime bu pozu verdiler.
Çal Kısık Kanyonu’ndan Kumral denen mesirelik bir yere geldik. Sağ olsun arkadaşlarımız bize her yeri gösterdiler. Bu gezimde şunu daha iyi anladım bir yeri gezeceksen yöreyi iyi bilen birileri ile gezmek çok farklı. Kumral Mesireliği, çınar ve diğer ağaçların bulunduğu mesirelik bir yer, içinde bir tesis te bulunuyor. Girişte hemen kaynak sularının aktığı bir çeşme var.
Kumral mesireliğinden Hançalar köprüsüne geldik, Menderes’in üzerinde bir köprü. Büyük Menderes geçtiği her yere hayat ve can veriyor. Burada sular berraktı, ilk gün Adıgüzeller Barajı tepelerinde kamp yaptığımızda Menderes’ten söz ederken laf bir ara balıklara geldi. Zehirli atıklardan dolayı balıkları yemek tehlikeli dediler, yine de avlayanlar oluyor. Söylenenlere göre Uşak Banaz’dan gelen deredeki fabrika atıkları nehire karışıyormuş.
Çal Hançalar mesirelik, yeşilliklerle kaplı bir yer, Denizli bu gibi yerler bakımından zengin bir yer.
Işık çok güzeldi, fotoğraflar çektik.
Çal Çakırlar köyü Bahadınlar’a üç kilometre mesafede, buradaki köylerde yağmur sularıyla dolan göletler var, gölette hala su vardı. Ali bey Menderes Yolu çalışmalarında kendisine yardımcı olan bir çocukla fotoğraf çektirdi.