Çoban Köpeği yarışması yapılırken çevreyi gezerek fotoğraflar çektim. Üstte Menderes Irmağı, görünce şaşırdım, Denizli’de bunun gibi çaylar vardı balık tutardık. Irmak tutula tutula burada bu halde, eskilerin anlattığına göre geçmişte beş koldan ve çok kuvvetli akarmış. Derinliği de fazlaymış, koyun geçirme yarışlarında boğulan insan ve hayvanlar olurmuş.
Baklan ilçesinden çoban Hüseyin Durmuş ile tanıştık, fotoğraflar çektirdik, cebinde sipsisi, özgün bir kıyafeti vardı. Ayağında kendisinin yaptığı çarıklar dikatimizi çekti. Sıcacık bakan birisi bizi hemen Baklan’a davet etti, nasip olursa bir gün Baklan’a gidip yörük çobanlarla bir gün geçirmeyi çok istiyorum. Yarışmaya katılan çobanların birçoğu Baklanlı idi.
Bu arada yörük poşusunu başıma o bağladı, kendine özgü bir yöntemi var. Şapkaya göre daha serin tutuyor, kimisi omuzlarında taşıyor.
Çoban yarışmasına fazla katılan olmadı, birkaç çoban ” elkoyun ” denen, sürünün önünden giden koyunla birlikte jürinin önünden geçti. Oraya giderken daire şeklinde toplanıp, yöresel ezgiler dinleyen bir grup vardı. Yaşlı birisi bu ezgileri bilmediğim bir tarzda söylüyordu. Böyle çıplak sesle ezgiler söyleyenlere ertesi gün de rastladım, aniden birisi yanıbaşınızda yüksek sesle türküsünü okumaya başlıyor.
Çoban yarışmasında en çok ilgiyi küçük çoban çekti, kalabalık bir fotoğrafçı grubu onun fotoğraflarını çekmek için yarıştı. Ben de bu arada bu fotoğrafları çektim.
Pek sevimliydi Maşallah artist gibi söylenenleri yaparak pozlar verdi.