Çadırlarımızı topladıktan sonra etkinliğin yapılacağı Aşağıseyit mahallesi’ne doğru yola çıktık. Yine o tozlu yollardan toz bulutu içinde yol aldık. Yolumuz üzerindeki bağlarda üzüm toplayan kişilere rastladık. Buranın en büyük geliri bu, su olmadığı için bağlar var. Kavunlar da susuz yetiştiriliyor, o yüzden bayağı lezzetli. Su aşağı ovalarda var, menderes geçiyor. Üzüm bu yıl 1.20 gibi fiyatlardan toptancılara satılıyormuş, anladığım kadarıyla daha düşük satanlar da oluyor. Dönümden bin lira gibi bir gelir geliyormuş, zahmetli işler. Birkaç kamyon gördük, şarap fabrikaları da buralardan üzüm alıyorlar, çalkarası dünyaca tanınmış şaraplık bir üzüm çeşidi. Geçtiğimiz yerlerde gördüğümüz üzümler beyaz renkteydi, yemeklik üzümler sanırım.
Aynı günlerde Çal’a 20 km uzaklıktaki Bekilli’de de üzüm festivali de vardı ama gitmek nasip olmadı. Geçmiş yıllarda adı Bekilli Sanat Kültür ve Şarap Festivali olan etkinliğin adı değişerek ” Bekilli Demokrasi Şöleni, Kültür Sanat ve Üzüm Festivali” olmuş. Çal’a doğru yol alırken uçsuz bucaksız
yemyeşil ovalar insanı şaşırtıyor. Çobanlarla konuşmamda Baklan ovasının övgüsünü de çokça duydum.
Bahadınlar köyünden geçerken durarak fotoğraf çektim. 20 km ye yakın bir yol katederek etkinliğin yapılacağı alana geldik, etrafı ağaçlarla çevrili çimenlik bir alan, geldiğimizde hazırlıklar sürüyordu. Yiyecek standları kurulmuş, satıcılar gelmişti. Menderes ırmağı kenarında bir yer, Ali bey hemen çadır kuracağımız yeri araştırmaya başladı. Uygun yeri belirledikten sonra yanyana çadırlarımızı kurduk, daha sonra bir çadır daha yanımızda yerini aldı. Anadolu’yu gezen, fotoğraflar çeken Milas’lı öğrenci bir arkadaştı. Çadırların kurulmasından sonra biraz ilerideki yiyecek ve içeceklerin satıldığı standın masalarında kahvaltımızı yaptık. Yanımızda getirdiğimiz kahvaltılık malzemelere Çal Belediyesi Halkla İlişkiler Md. Hatice Elvan’ın gönderdiği simit ve poğaçalar da katıldı, güzel bir kahvaltı oldu. Güne dinç bir şekilde başlamış olduk. Yukarıdaki fotoğrafta çadırlarımızın hemen yanında bağlı çoban köpeği görülüyor.
Köpekleriyle gururlanan çobanlar onlarla fotoğraf çektirmeyi seviyorlar. Sağ üstteki fotoğrafta görülen görüntü birkaç kez yaşandı, sahipleri hemen köpekleri uzaklaştırıyor.
Sipsi denen nefesli çalgılar buralarda meşhur, çobanların yanlarında bulunuyor, ( sağ üstte ) bunlardan satan birisi yanımızdan geçip gitti. Solda değişik köpekleriyle festivale gelen yabancı uyruklu kişiler görülüyor. Köpeklerin derecelendirilmesini ve sunuculuğu Avrasya Köpek Federasyonu’ndan yetkili bir arkadaş yaptı. Birinci olan köpekler zaman zaman fotoğrafta olduğu gibi iki ayağı üstünde halka gösterildi.
Köpek yarışması için Antalya taraflarından bile gelenler olmuştu. Köpeklerin bir kısmı çobanlık olarak görev alırken bir kısmı özel olarak yetiştiriliyor. Çobanlık yapan köpekler ayrı bir kategoride değerlendiriliyor. Yarışmada yürüyüşlerine, gövdenin yapısına, beslenmesine gibi birçok özelliğe bakılıyor. Oldukça büyük köpekler Anadolu ırkı deniyor, çoğu melez, zaman zaman farkında olmadan birbirlerine yaklaşıyorlar. O zaman birbirlerine doğru hırlamalı seslerle bir saldırı oluyor, sahipleri birkaç kişi olarak zor zaptediyorlar..İlgimi çeken insanlara karşı en ufak bir tepkileri olmuyor, sahiplerine de çok bağlılar, onlara karşı en küçük bir hareketlerini görmedim. Etrafta onlarca köpek, meraklıları çok, derece alanlara birer madalya veriyorlar. Yarışma çeşitli yaş ve kategorilerde uzun bir zaman sürdü.
Solda Denizli Yörükleri Derneği’nin çadırından görüntü var, Atamıza her kıyafet nasıl yakışıyorsa yörük kıyafeti de o kadar yakışmış. Sağ üstte arkadaşlarım sipsileri deneyerek birer tane aldılar, biraz nefes ve teknik istiyor. Satıcı Dazkırı Dinar arasında Gökçe köyünden. Sağ altta Menderes suları Sudan Koyun Geçirme Yarışması için hazır.