İnceburun Feneri Yürüyüşü

 

Çeşmenin bulunduğu bu yere Katıyalı deniyor, burada sularımızı doldurup bir mola verdik. Buradaki çeşmeyi Osman Buçuk genç yaşta kaybettiği oğlu Hüseyin Buçuk için yaptırmış. Allah Rahmet eylesin, çeşmenin çevresine dikilmiş incir ağaçları dikkatimi çekmişti onları da Osman Buçuk dikmiş, Mustafa yaz olunca meyvalarını yiyoruz dedi. Sağ alt köşedeki fotoğrafta dönerken rastladığımız yılan görülüyor, öyle hızılı hareket ediyordu ki fotoğrafı zor çektim.

Katıyalı’dan Kızlan’a giden orman yolundan döndük, geçmiş yıllarda Akdeniz’den Ege’ye Yürüyüşü nedeniyle buraya geldiğimizde bu yoldan dönmeyi çok istemiştim, ama arkadaş bulamayınca yürümek nasip olmamıştı. Yol öyle kısalıyor ki şimdiye dek denemediğim için üzüldüm. Giderken oldukça yokuş ama gelirken yokuş aşağı, hatta Akdeniz’den Ege’ye yürüyüşlerinde buradan yürüseydik keşke dedim. Taşınan testilerdeki suyu Katıyalı’da kalabalığın önünde denize boşaltmak anlamlı olurdu.

 

Akdeniz’den Ege yürüyüşü mayıs ayının ilk pazar günü yapılıyor, Datça’dan çıkılarak Gereme denen koya geliniyor, orada Akdeniz’den doldurulan sular törenle Ege’de denize boşaltılıyor. İki sevgilinin kavuşması gibi diyor avukat Turgay Sönmez. Ondan sonrası eziyetli, yürümeyenler bilmez. Katıyalı’ya daha 4 km var, toprak bir yol. Yetkililer ne kadar çabalarsa çabalasın vasıtalar yürümeye çalışanları toza boğuyor, bir çok kişi burada bekleyen vasıtalara binmek zorunda kalıyor. Katıyalı’da Etkinliği yaşama geçiren insanlardan bir haber yok, bir yer bulup oturabilene ne mutlu. Bu insanlar o sıcakta kilometrelerce yürümüş, kimisi uzaklardan gelmiş, onlar olmasa bu etkinlik bugünlere gelirmiydi, yürüyen, doğayı, dostluğu, Datça’yı seven insanlar.

Kısacası bu yol benim hoşuma gitti, Kızlan köyü göründü, arabamızın olduğu yere çıkabilmek için tekrar patika yola girdik.

kızlan köyü

Yolda gördüğümüz dağ çayı bitkisi, daha boyları küçük, içimi güzel bir bitki.

Köye yaklaşırken Mustafa bir yerde durarak burada killi toprak var dedi, okulda kil çalışması yaptığımızda killeri buralardan getirirlermiş.

Köy manzarasının içinden Mustafa’nın baba evine doğru yaklaşıyoruz.

kızlan köylülerle

Bizi annesi Cahide hanım karşıladı, hanginiz yoruldu bakalım derken içimden ben diyordum. Sonra eve geldiğimde yorgunluğum daha da belli oldu, molaların dışında 8,5 saate yakın yürümüştük ama zaman öyle geçmişti ki hiç bir şeyin farkına varamamıştım. Şimdi sızlayan ayaklarım neler olduğunu anlatıyordu. Cahide hanımın kümesten alıp verdiği yumurtalarla eve geldim, evimin yanından topladığım sarmaşık filizlerini eşim hemen pişirdi, içine kırdığımız  taze yumurta çok iyi gitti. Arkadaşlarıma ve Cahide hanıma çok teşekkürler, güzel bir Datça günü daha yaşadım, çok güzel bir doğada yürüme şansım oldu. Başka gezilerde buluşmak üzere…

 

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9

3 yorum

  1. Muzaffer bey sayenizde Datça aşığı oldum. O güzelim cennet mekanlarını bizlere gösterdikçe insan hayata yeniden bağlanıyor sanki. Sizi takip ettikçe yaşadığım gergin şehir ortamından uzaklaşıyorum. Ben de bir süre sonra Datça’ya yerleşmeye karar verdim. Size bu çabalarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunarım.

  2. Bizler masa başları bekleyelim oturan patatesler gibi…:)sizler gezin doya doya tadını çıkartın doğanın..!BUNLAR KISKANÇLIK ÇIĞLIKLARI…
    Ertelediğimiz güzellikler… çok imreniyorum sizlere ve o doğada doğup büyüyen çocuklara.Doğuştan şanslılar derler ya işte öyle. Mecburi istikamet bizimkisi ..iş,ev,okul,çocuklar derken ….bitmez bahaneler.Sağlık olsun ne yapalım belki bir gün.:)
    Sizin her hafta yayınladığınız güzelliklerle yetiniyoruz şimdilik.Kısa aralıklarla gittiğim datça..özledim yine….Teşekkürler Muzaffer Bey.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir