Zaman zaman süründük, Ekrem arkadaşımın bu anını görüntülerken şimdi sen de benim sürünmemi çekersin diye takıldım. İlgimi çeken diğer bir şey dağ çileği meyvalarının bayağı büyük oluşu oldu.
Bu dağlarda sıkça görülen dikenli bitkilere yörede Kefen deniyor, bu mevsimlerde sarı çiçeklerle dağlara ayrı bir güzellik veriyorlar. Diğer bir sarı çiçekli bitki de buralarda çevreye yayılmıştı. Yeşiller, sarılar, maviler, çember oyası gibi.
Boyumuzca sık bitkilerin arasından geçerken birkaç kez örümcek ağlarına yakalandık, fotoğrafta görüldüğü gibi iri bir örümcek türü.
Dağ çilekli sık bitki örtüsünü geçince yürümek kolaylaştı, tam tepede çamur banyosu yapmış domuzların izleri ve kurumuş bir inek tezeği vardı. Mustafanın dediğine göre geçmiş yıllarda köylüler daha sonra varacağımız geçitte bir kapı yaparak ineklerini getirip buralara bırakırlarmış. Bu yöntem birçok kez belirttiğim gibi yarımadanın bazı yerlerinde uygulanırdı, Meriç’te hala uygulanıyor.
Dönerken uğrayacağımız koylar görünüyor, bu kısımda birkaç yerde bitkilerin arasında tünel gibi yerlerden geçtik. İlginçtir günümüzde kullanılmadığı halde bundan sonra yürüyeceğimiz patika yol kapanmamış.
Yaşlı harıp ağacının dibinde yemek molası verdik, çok güzel korunaklı bir yer, burada eski yapı kalıntıları vardı. Zaten yaşlı bir harıp görürseniz eski bir yapıya ait kalıntı yakınlarda vardır. Köylüler hayvanların çıkmaması için kapıyı buradaki geçide yapıyorlarmış.
Mola verdiğimiz yerden manzara, aşağıda Yağlısu denen koy görünüyor. Yemek molasından sonra koya doğru yürüyoruz.
Sağ taraftaki fotoğraflarda koya inerken geçtiğimiz yerler görünüyor.
Muzaffer bey sayenizde Datça aşığı oldum. O güzelim cennet mekanlarını bizlere gösterdikçe insan hayata yeniden bağlanıyor sanki. Sizi takip ettikçe yaşadığım gergin şehir ortamından uzaklaşıyorum. Ben de bir süre sonra Datça’ya yerleşmeye karar verdim. Size bu çabalarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunarım.
Bizler masa başları bekleyelim oturan patatesler gibi…:)sizler gezin doya doya tadını çıkartın doğanın..!BUNLAR KISKANÇLIK ÇIĞLIKLARI…
Ertelediğimiz güzellikler… çok imreniyorum sizlere ve o doğada doğup büyüyen çocuklara.Doğuştan şanslılar derler ya işte öyle. Mecburi istikamet bizimkisi ..iş,ev,okul,çocuklar derken ….bitmez bahaneler.Sağlık olsun ne yapalım belki bir gün.:)
Sizin her hafta yayınladığınız güzelliklerle yetiniyoruz şimdilik.Kısa aralıklarla gittiğim datça..özledim yine….Teşekkürler Muzaffer Bey.
Bu yuruyuslere nasil katilabiliriz acaba?