Koya inince Musatafa bu sarı çiçekleri görünce şaşrdı, pazarda köylüler kurutulmuşunu satarlar, uzun yıllar bozulmadan vazoda durabiliyor. Sarı çiçek, altın çiçek, ölmez çiçek, solmaz çiçek gibi yurdumuzun değişik yerlerinde isimlendiriliyor. Mustafa’nın şaşırmasının nedeni normalde çok daha küçük olan bu çiçekler burada çok iri idi. Yine buradaki desen benim ilgimi çekti, doğanın yaptığı bir sanat eseri.
Buradaki kayalar da ilginçti bu tür kayaları Divanburnu, Aslanburnu gibi birkaç yerde görmüştüm.
Sahilde bir kayanın üzerine bırakılmış bayrağımız, kayanın üzerine bırakılıp üzerine bir taş konmuş, biz onu özenle ağaca astık.
Koya ismini veren yer burası sanırım, Mustafa’nın burası ile de ilgili anısı çok. mağaramsı yerin tavanından damlayan sular nedeniyle buraya Yağlısu demişler. Musatafa’nın yürüdüğümüz yerlerde gördükleri ile çocukluk, gençlik anılarının tekrar canlanması ne güzel. Biz de keşke çocuklukta yaşadığımız yerlere giderek ben bu ağaca çıkmıştım diyebilseydik ama maalesef o ağaçlardan bir tanesi bile bugün yok, yerlerinde kocaman binalar var. Top aynadığımız bir yer vardı çevresi büyük dut ağaçları ile çevrili, avlanlar denirdi, nerede o güzellikler. Çocuklara bir yeşil alan bırakmayı çok gören zihniyet, doğaya yabancı, toprağa yalınayak basamamış çocuklar.
Bu parkurda yürümek için mutlaka burayı iyi bilenlerden biriyle yürümek lazım, Mustafa Dede bunlardan birisi. Flow Datça Surf Clup’ e yaklaşırken yol kenarında Derin Bahçe isminde restaurant işletiyor, gelecekte onun rehberliğinde birçok kişi buralarda yürüyecektir. Nasip olursa turizm sezonunda ziyaret ederek annesinin yaptığı gözlemelerden yiyip, doğal köy ürünlerini tadacağım.
Patika yollardan geçerek Gereme’ye doğru yürüyoruz, dönerken başka bir yol kullandık, inci gibi sahillerde yürüme imkanı bulduk.
Bu sahillerde yürümek ve yürüyenleri görüntülemek çok güzel.
Tekrar orman yoluna saparak Gereme’ye geldik.
Muzaffer bey sayenizde Datça aşığı oldum. O güzelim cennet mekanlarını bizlere gösterdikçe insan hayata yeniden bağlanıyor sanki. Sizi takip ettikçe yaşadığım gergin şehir ortamından uzaklaşıyorum. Ben de bir süre sonra Datça’ya yerleşmeye karar verdim. Size bu çabalarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunarım.
Bizler masa başları bekleyelim oturan patatesler gibi…:)sizler gezin doya doya tadını çıkartın doğanın..!BUNLAR KISKANÇLIK ÇIĞLIKLARI…
Ertelediğimiz güzellikler… çok imreniyorum sizlere ve o doğada doğup büyüyen çocuklara.Doğuştan şanslılar derler ya işte öyle. Mecburi istikamet bizimkisi ..iş,ev,okul,çocuklar derken ….bitmez bahaneler.Sağlık olsun ne yapalım belki bir gün.:)
Sizin her hafta yayınladığınız güzelliklerle yetiniyoruz şimdilik.Kısa aralıklarla gittiğim datça..özledim yine….Teşekkürler Muzaffer Bey.
Bu yuruyuslere nasil katilabiliriz acaba?