Çıkışta sağ taraftaki kayalıklarda mağaralar var, bir gün uğrayalım dedik, sık bitki örtüsünü aşmak gerekiyor.
Epey bir zaman sonra Karia yolu işaretini kayaların üzerinde görüyoruz, yolu takip ediyorsunuz, işaret başka bir yola sapılacağı zaman önemli. Horasan toprağı ile kaplı yola giriyoruz, bu bölgede bu toprak yığınlar halinde, bildiğim kadarıyla yanardağların püskürmesi ile olan bir toprak, Datça’ya ilk geldiğim yıllarda inşaatlarda çokça kullanılırdı, sıvada veya duvar örerken. Şimdilerde yasak diye biliyorum.
Horasanlı yolda yürürken geçmiş yıllarda yanına kadar gitiğimiz küçük su sarnıcını uzaktan görebiliyoruz, yanına gittiğimizde içinde su vardı. geçmiş yıllarda bu gibi yapılar yol üstlerinde çoktur, bazılarını yürüyüşlerimizde görüyoruz.
Bu mevsim pirenlerin çiçek açtığı mevsim, her yerde onlar var, kokuları da bizimle beraber geliyor. Çıktığımız noktadan deniz görünüyor.
İşte dikkat edilecek bir nokta, karşımıza çıkan yol Cumalı sarnıcına kadar gidiyor, buraya birçok kez geldim, biz sola sapacağız. Sol tarafta yıpranmış bir taşın üzerinde Karia işareti var ama oldukça silinmiş. Buraya da taşlardan işaretimizi bıraktık.
Geriye baktığımızda güzel bir manzara var, badem ağaçlarıyla kaplı bir ova ve Ege denizinin, göğün mavisi içinde kıvrılıp giden dağlar. Buraya Ekrem arkadaşımla badem çiçeklerive papatyaların fotoğrafını çekmek için de gelmiştik.