Yapının bulunduğu tepeden manzara.
karşıdan ilk gördüğümde bu bir kilise yapısı olabilir demiştim ama normal bir yapı gibi, yalnız köşedeki bu yuvarlıklık ilginç geldi. Yapının içi taş ve kumlarla dolmuş.
Ali Rıza arkadaşım yapının biraz ilerisinde kırık kiremitlere rastladı, üzerlerinde tam okunamıyan yazılar var. Datça’da kullanılan ilk kiremitlerin Marsilya’dan geldiğini yaşlılardan duymuştum, bir yerde de fotoğraflarını çekmiştim. Buradaki yazı öyle bir şey sanırım. Diğer parçalardan birinde Roman yazıyordu.
Buralara epeydir kimseler gelmemiş anlaşılan, sık, dikenli bitkilerin arasından tekrar koya indik, biraz ileride kayıkların göründüğü koya kadar gidip döneceğiz.
Bu ormanlık alandan geçmek gerekiyor ama burası sular içinde, tümseklere basarak geçtik.
Bu ormanlarda kuşlar öyle güzel ötüyor ki, onları dinleyerek yürüyoruz.
Biran önce kendini güvenli bir yere atmaya çalışan bir kaplumbağa,
muzaffer bey, zevk ve ilgi ile izliyorum gönderilerinizi..sağolunuz…
Datça anlatılmaz yaşanır derler. Ne kadar doğru söylenmiş bir söz. Büyük bir zevk ve istekle yayınlarınızı izlemekteyim. Başarılarınız daim olsun.