Burada saatlerce kalsam fotoğraf çekmeye devam edebilirim, ne değişik kompozisyonlar çıkar.
Geriye dönerek koya giden yoldan meydanlık bir yere geldik, çevre ağaçlarla çevriliydi. Arabadan iner inmez çok sayıda tavuk ve horoz bize doğru koşmaya başladı.
Onlara ateş isimli av köpeği de katıldı. Ateş daha önceki yürüyüşümüzde buradan geçerken peşimize takılıp bizimle uzun bir zaman gelen köpek, daha sonra istemesek te kovalıyarak geri dönmesini sağlamıştık.
Her türlü hava şartından etkilenmeyen doğal bir liman, çoğu balıkçı bir çok tekne vardı. Burada Hadigari Çatılı teknesinin sahibi Mehmet arkadaşla konuştuk. Geçen yürüyüşümüzde kendisiyle konuşmuşum ama kendisini tanıyamadım, o zamandan bahsederken sizinle konuşan kişi bendim dedi.
Buraya uğramamın bir nedeni de balık bulabilirsem almaktı, bugün hava sertmiş çoğu tekne açılmamış. Balık için erken saatlerde gelmek gerekiyor.
Hadigari Mehmet konuşkan bir kişi, sesi bütün limana duyuluyor. Beni görür görmez sen Datçalı değilsin dedi, şaşırarak nerden çıkardın bunu dedim, ben bakınca anlarım, bademle rakı içen birine benzemiyorsun diyerek beni daha da şaşırttı.
Ramazan kaptanla da sohbet ettik, kendilerine kartımı verdim web siteme fırsat bulurlarsa bakacaklar.
muzaffer bey, zevk ve ilgi ile izliyorum gönderilerinizi..sağolunuz…
Datça anlatılmaz yaşanır derler. Ne kadar doğru söylenmiş bir söz. Büyük bir zevk ve istekle yayınlarınızı izlemekteyim. Başarılarınız daim olsun.