5 Ocak – Pırıl Pırıl Bir Datça Günü

Belen köyün bu kısmında iklim diğer yerlere göre daha yumuşak, korunaklı bir yer. Diğer ağaçlarda da çağlalar vardı, bir tanesinde ürün çok fazlaydı. Dönerken kantaron denen bitkiyi merak ediyordum Ramazan bey kurumuş olan bir tanesini gösterirken. Palamutbükü’ndeki arkadaşlarım Kantaron yağını bana hediye ettiler, midem için kullanıyorum. böyle şeyleri kullanırken dikkatli olmak lazım ama artık o kadar çok kişiden duydum ki en sonunda bu teklifi kabul ettim, gerçekten  faydasını gördüm. Bu bitkinin tohumlarını zeytinyağın içinde bekletiyorlar, bu yörelerde eskilerin çokça kullandığı bir karışım, yaralarda, iltihaplarda, ağrılarda hep kullanırlarmış, bu yıl ben de yapmayı deneyeceğim.

Yolumuz üzerinde rastladığımız Keçigevişi denen bitkinin çiçekleri, fasulyeyi andıran meyvaları olur ağır bir kokusu vardır. Evimizin çevresinde çok vardı ama burada erken açmış. Yarımada’nın Betçe taraflarında iklim her zaman daha yumuşak oluyor.

Dönerken antik çeşmenin yanında tekrar durduk, antik döneme ait duvarlar var. Su olan yerler her zaman insanları çekmiştir, bu gibi yerler kutsal bir yer de olabiliyor.  Ön tarafta büyük bir palamut ağacı ve önünde meydanlık bir yer var.  Burası yüksek bir yer, her taraf görünüyor. Ramazan arkadaşım bahar ve yazları buraya gelir piknik yaparmış, çok güzel bir yer. Su var, oldukça da serin oluyormuş, bir gün ben de deneyeceğim deyince Ramazan arkadaşımla gelip piknik yapmak üzere sözleştik.

Dönerken Ramazan arkadaşımın babasının evinin önünden geçtik, bahçedeki narenciyeler dikkatimi çekti, birkaç tane kopardık, daha olmamışlar veya ekşiydiler. Seslenince Fethi amca dışarıya çıktı, beni tanıyacak mı diye merak ediyordum. Kalamış su değirmenine yürümüştük diye hemen hatırladı, Kalamış’a beni ilk olarak Fethi amca götürmüştü, oralarda uzun yıllar çobanlık etmiş. Yarımada’da eskilerden kiminle konuşsanız bir dönem çobanlık yapmıştır.

Arkadaşlarımızdan ayrılıp Palamutbükü’ne geldik, Kantaron yağım bitmişti arkadaşlar verecekti, onlara uğradım. Bu yağı ayağımda da deneyeceğim. Palamutbükü’nde ara yollar kazılmış, su tesisatı geçmiş. Yollar, sahiller bomboştu, kıyı yolundan Mesudiye’ye doğru yola çıktık.

Gerence denen yerde durup mola verdik, meyvalarımızı yedik. İnanılmaz güzel bir yer, ben yöresel isimleri kullanmayı tercih ediyorum onun için Gerence dedim, akvaryum diyorlar ama bu isim her yerde var. Aslında bu da basitçe bir Kültür Emperyalizmi bana göre, sizi aslınızdan, köklerinizden uzaklaştırıyorlar.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9