5 Ocak – Pırıl Pırıl Bir Datça Günü

Bu eski yoldan yukarılara doğru gidiyoruz, Yaka köyünde bu tür yapılar öyle çok ki, biz ancak bir kısmını görebildik, fotoğraflayabildik. İçinde yaşanılan birkaç ev var ama çevrelerde kimse olmayınca evlere girmek istemedik. Birilerini görseydim izin isteyecektim, filmlerde gördüğümüz terkedilmiş bir yer gibi, arkada görkemli Kocadağ var, bu evler yoldan epey yüksekte.

Bazıları oldukça düzgün duruyor, odaları da öyle, sanki bir anda evin sahipleri evleri terketmiş gibi. Köyün bu kısmı turizm açısından değerlendirilecek bir yer.

Kullanılan tooprak damlı yapıların çatısı düzgün, su geçirmeyen killi bir toprak, ortası delik mermer silindirlerle zaman zaman sıkıştırılıyor, su geçirmesi önleniyor.. Bu taşlara birçok yerde loğ deniyor ama buradaki ismini bilmiyorum.Damlardaki toprak kalınlığı 25 -30 cm gibi geldi bana, bu evler kışın sıcak yazın serin oluyormuş, hala oturanlardan duymuştum.

Çatıyı tutan ana kirişin altında destek olarak ahşap bir sütun bulunuyor, ana kirişi dikey olarak kesen mertekler 40-50 cm aralıklarla diziliyor. Bunların üzeri burada çığ denen kargı dallarıyla kapatılıyor. Burada ilgimi çeken merteklerin üzerinde çığ yerine ince dalların yerleştirilmesi oldu, bunu ilk kez gördüm. Bu dalların veya kargıların üzerine zakkum yaprakları, deniz yosunları konuyor. yosunlar çürüme yapmazmış, zakkum yaprakları da belki zararlıları da önlüyordur. En üstte killi bir toprak seriliyor.

Fotoğrafta dama serilen toğprağın ne kadar kalın olduğu görülüyor, merteklerin üzerindeki dallar. Duvarlar çamurla örülüyor, dışı ve içi kireç harcı ile sıvananlar oluyor. Kireç o zamanlar zor bulunan kıymetli bir ürün. Bu çeşit toprak damlı, harç olarak toprağın kullanıldığı taş yapılar sadece doğuda var bilirdim, gençliğimde Tavas’ın Aydoğdu köyünde toprak damlı evleri görünce çok şaşırmıştım.

Bu tek göz denilen evlerde kullanılan ağaç malzeme genellikle palamut ağacı, yarımada’da o sıralar çok bulunan sağlam ve büyük ağaçlar, andız da kullanılan ağaçlardan. Bazı yapılarda sedir ağacı kullanıldığını gördüğüm oluyor ama normal halkın evlerinde sedir pek kullanılmamıştır sanırım. Sedir deniz yoluyla dışarıdan gelen bir ağaç bildiğim kadarıyla.

Akın Pilavcı’dan öğrendiğime göre bu bölgeye Kapuz deniyormuş. Kapuz orman arasında, ormanlarla çevrili yer gibi anlamlar içeriyormuş.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9