karadağ tırmanışı

Dağların Karşı Konulmaz Büyüsü

 

 

Yarım daire şeklinde kocaman bir koy var karşımızda, ne diyeceğimi bilemiyorum bazı haritalarda Datça Körfezi diyor , Datça koyu mu desem ben de bilmiyorum. Datça’nın en uzun sahilleri, nasip olursa bir gün buraya tekrar geleceğim ama o gelişim görüntünün net olduğu bir zaman olacak. O da kuzeyden esen rüzgarla olur sanırım. Geçenlerde öyle bir hava vardı. Yukarıdaki fotoğrafta bir şey çok iyi görünüyor; o da betonlaşmanın kangren gibi nasıl yayıldığı, bu olurken yeşil alanların da ne denli azaldığını görebiliyoruz.

 

İskele’den başlayarak Güllük koyuna kadar uzanan sahiller, arkada Emecik dağı var. Solda Gökyer tepesi, üzerinde antik bir gözetleme kulesi var.

 

Dağın sırtlarında makilik bir orman, sandallar çoğunlukta. Gerçekten çok güzel bir doğa, her adımımızda birbirinden güzel manzaralarla, sürprizlerle dolu. Heyacan verici bir atmosfer, bir zamanlar yaban doğasının en canlı olduğu yerlerden biri. Ayı, dağ keçisinin yaşadığı alanlar. Bu yürüyüşümüzde hemen önümüzden giden keçiler vardı, çan sesini ve ıslak toprakta bıraktıkları taze izleri görerek yürüdük. Aramızda fazla bir mesafe olmamasına karşın onları göremedik, sık bitkilerle kaplı bir alan. Bunlar sahipli olabilirler, çan sesi nedeniyle böyle diyorum. Yaban keçileri geçmiş yıllarda Kocadağ’dan buralara geçişler yapardı, mevsime bağlı olarak.

 

Niyetimiz sırtlardan yürüyerek zirveye ulaşmaktı ama buradaki kopma buna engel oldu, çok nadir karşılaştığımız bir olay, genelde  sırtlardan devam edilir. Önümüzdeki uçurumu aşmak imkansızdı, bir iniş buluruz diye biraz aşağılara doğru yürüdük ama yükseklik azalacağına arttı. En aşağılara gidip vadiye insek çok dik bir araziyi tırmanmamız gerekecekti. Bir ara Sedat arkadaşım dönelim, dağ geçit vermiyor falan dedi ama benim dönmeye niyetim yoktu. Dağın batı tarafına bakalım diyerek geri döndük ve dağın batı yamaçlarını takip ederek yürümeye başladık.

 

Bu kısımlarda yürümek kolay değil, bitki örtüsü ve önümüze çıkan kayaları aşmamız gerekti. Daha aşağıdan yürümek zaten kötü bir düşünceydi, çok dik yamaçlar ve geçit vermez bir bitki örtüsü vardı.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir