hayıtbükü'nde hamak keyfi

Hayıtbükü’nde Sonbahar Renkleri

12 Kasım Pazar günü uzun bir aradan sonra yolumuz Betçe’ye düştü. Pazar günü  birçok kişi zeytinliklerinde zeytin toplamakla meşguldü, bir yandan da toplanan zeytinler yağhanelere getiriliyordu. Yazıköy Kooperatifi yağhanesinden zentinyağlarımızı aldık. Zeytinyağ Datçamızın en organik ürünlerinden, şimdilik yerli halk ilaç kullanmıyor, yöreye özgü zeytinlerden tadımı güzel çok hoş bir yağ elde ediliyor. Yine Yazıköy’de İlayda Cafe’de herzamanki menümüzle ( kurufasulye, pilav ) yemeğimizi yedik. Palamutbükün’de arkadaşlarımıza uğrayarak değişik bir zaman geçirdik, Akın Pilavcı ve eşi Sevim hanım bahçelerinde ne varsa bize tattırdılar, fidelik marullarımı aldım. Sonra sahil yolunu takip ederek, Ovabükü,  derken Hayıtbükü’ne geldik. Ovabükü’nde sahil kenarındaki cafede bayağı oturan vardı. Hayıtbükü’ne gelinceye kadar birkaç fotoğrafın dışında fotoğraf çekme ihtiyacı duymadım. Hayıtbükü’nde arabadan iner inmez Nurcan ve Sedat Kaya arkadaşlarımızın daveti üzerine çay bahçesinde oturarak sohbet ettik, çayımızı içtik. Burada lodoslu hava vardı, serin bir rüzgar hafifçe esmekteydi. Hayıtbükü çıkışında bir fotoğraf çekelim diye durduk, duruş o duruş, renkler, manzaralar çok güzeldi.

sonbahar'da hayıtbükü

Sahil boyunca uzanan dut ağaçlarının sarı, turuncu renkleri denizin mavisiyle güzel bir zıt renkler armonisi oluşturuyordu. Sahildeki şezlong ve şemşiyeler yoktu, geçen gelişimde biraz yakınmıştım; bunlar olmasa manzara ne güzeldi diye, işte şimdi aradığım manzara karşımdaydı. Şair olsan şiir yazılır, öyle güzel bir zaman ve mekan. Sessiz, sadece kumsala usulca dokunan dalgaların sesi var. Yazınki hali bir ara gözümün önüne geldi, bu sahilde adım atılacak yerin olmadığı zamanlar.

hayıtbükü'nde hamak keyfi

Biraz ilerimizdeki Ege Kafeterya kapalıydı, denize bakan bir yerdeki hamak dikkatimi çekti Ekrem arkadaşımın hamakta fotoğrafını çektim.

Ah be tam şair olunacak zaman, lodosla gelen deniz kokusu, dalgaların şarkısı, soğuk ve sıcak renklerin dansı. Doğada zıtlıklar ne de güzel anlaşıyor. Sahilde yürüyen birkaç kişi..Sıcak, soğuk renklerin armonisinde sessiz, güzel bir bakış gibiydi manzara.

Ege Kafeterya’nın bahçesi sonbaharla düşen yapraklarla doluydu, arkadaşım modelim olunca bu fotoğrafları çekme fırsatım oldu. Özel hazırlanmış bir dekor gibiydi.

Sonra mendirek tarafına yürüdük, sahilden..Hemen kıyıdaki dut ağacı bu manzara için dikilmiş gibiydi. Hava bulutlandı, denizin renkleri değişti birden, hoş bir mavi, yeşillerle, sarılarla bu manzaraları bize hediye etti.

 

Bir kotra girdi koya, usulca yol alarak, hava bozacak gibi güvenli bir sığınak lazım .

hayıtbükü mendirek

Kokuları, renkleri yudum yudum içime çekerek çektim bu fotoğrafları. Ağaçlar, çiçekler nasıl da değiştiriyor mekanları, burada da dut ağaçları her mevsim bir güzellik katıyor bu şirin koya. Onlarsız düşünün bu yerleri, geçip giderdik şimdi.

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir