Çeşmeyi su işlerinden sorumlu bir memur kendi maddi imkanları ile yaptırmış, hocamız adını söyledi (oligates diye) ama yazılışı ne derece doğru bilemiyorum, internette bu konuda bilgiye rastlayamadım. Çeşme 2-2,5 m toprağın altından çıkarılmış, nasip olursa gelecek yıl ayağa kaldırmayı düşünüyorlar.
Ben çeşme deyince akan bir sudan kaplar dolduruluyor diye düşürdüm, çeşmedeki aslan motiflerinden akan su havuza birikiyor. Anforalarla gelip bu havuzdan suyu alıyorlar. Yan taraftaki görüntüde suyun mermerde yaptığı izden su seviyesini görebiliyoruz. Tabii limana yanaşan tekneler su ihtiyacını buradan karşılıyorlar, su da paralı, burası bir ticaret kenti, adım attığınız andan itibaren birçok şey paralı. Çeşmenin aslının yüksekliği 7.5 m imiş.
Liman caddesi üzerindeyiz, bu cadde kutsal alanların olduğu teraslara doğru gidiyor. Sol tarafta bir başka kapı var, kiliselerin olduğu terasa çıkıyor. Bu kapıdaki özensiz işçiliğin Knidos’un fakirleştiği zamana denk geldiği için diye düşünülüyor.
Caddenin kenarlarında oturma yerleri ve aralarda bunun gibi oyun oynama taşları var. Damaya benzer oyunlar, bunlar da paralıdır sanırım. Sanat Tarihi Öğretmeni Yelda Yalaman o zamanlar Mısır’da yaygın olan satranca benzer bir oyun diyor.
Kazı ekibi tarafından Liman caddesi adı verilen ana cadde Hellenistik dönem yapımı bir Propylon ile sonlanıyor. Cadde MS.12 yy la kadar kullanıma açık kalmış. Burada Ertekin hoca “Arkeolog olmanın zevki nedir biliyormusunuz” diye soruyor. ” Burayı çıkararak yaklaşık 2000 yıl sonra üzerine ilk biz bastık, bunun heyacanı bambaşka birşey” diyerek de sorusunu cevaplıyor. Yukarıda fotoğraflarda Hocamız burada hayal etmeye çalışın diyerek açıklamalarını sürdürüyor. Bu hayal edin benim için de çok önemli bir cümle, böyle bir yeri gezerken orada nasıl bir şeyler olduğunu hayal edemiyorsanız gördükleriniz size taş parçası olarak görünecektir. Önemli dini yapılara giden bu yolda bu sütunlarla yoldaki deliklere ahşap direkler dikilerek bir ticari eşya satan yer yapmışlar.
Buradan defalarca geçtiğim halde bu delikler dikkatimi çekmemişti. Knidos bir ticaret merkezi ve bu anlamda herşey değerlendiriliyor. Tekrarlarsam bu deliklere gölgelik yapmak için kullanılan ahşap direkler konuyormuş.
Küçük liman tarafına bugün gitmiyoruz, orada kiliseler var, biz bugün buradan doğru Yuvarlak tağınağa gideceğiz. Knidos’u tam anlamıyla gezmek için birkaç gün yetmez, geniş ve dağlık bir alan üzerine kurulmuş çok büyük bi,r antik kent. Ertekin Hoca bir gün tekrar gelip kiliselerin olduğu yere gitmek isterseniz Ağustos’ta gelin diyor, kum zambakları her tarafı kaplıyormuş ve ortaya çok güzel bir manzara çokıyormuş. Knidos’a bir çok mevsimde gittim ama demek o zamanlarda gitmemişim, kum zambaklarını burada görmedim.
teşekkürler hocam…. @-}–
yazıyı zevkle okudum çok teşekkür ederim…knidos’un bende çok ayrı bir yeri var…huzur bulduğum benim için sonsuzluğun başladığı yer…ege ile akdenizin kesiştiği o incecik mavi çizgi beni mestediyor…ahh datça,ahh knidos içimde biriktirdiğim herşeyi fenere doğru haykırıyorum ,rüzgara ve denize karışıp gidiyor … knidos , sonsuzluğa fırlatılmış kargının denize saplanmış ucu …