Apollon tapınağı ve Altar MS. 2. yy da inşa edilmiş, Altar açık planlı, tapınağın üstü kapalı. Antik dönemde normal sıradan insanlar tapınağa giremezmiş, sadece görevli rahiplere girme izni varmış, tapınak kutsal bir yer. Tapınaklar o günün inanışına göre tanrılar için yapılan yapılar, içerideki tanrının heykeli tapınağın Naos denilen kutsal odada yer alıyor. Tapınağa ancak yılın belli bir zamanında yapılan törenle ve dinsel huşu içinde, tütsüler yakılarak, ilahiler okunarak giriliyor. Tapınaklarda tanrının küçük heykelleri satılıyor, tabii geliri rahiplere kalıyor. Fotoğrafın sol tarafında arkada bir kaynak var, bu kaynak da Apollon ile ilgili. Suyun temizlenmek, arınmak ve hayatın kaynağı olmak gibi özel bir anlamı var.
Sağ tarafta Apollon tapınağında granit bir sütun görülüyor, Mısır’dan gelmiş. Sağ üstte Apollon heykelinden kalan parça görülüyor, bu parça hocamızın gösterdiği gibi heykelin ancak diz altındaki bir bölümü, bundan da burada büyük bir heykelin olduğu anlaşılıyor.
Altar açık bir yapı, insanlar Tanrı’ya sunularını, kurbanlarını burada yapıyorlar. Burasını kazdıklarında Amerikalı ekip bu Altar’a Danseden kızlar adını veriyor. Daha sonra Ertekin hocanın da içinde bulunduğu Türk ekibi burada iki yazıt buluyor, ben bir ara burada yazılı taşların fotoğrafını çekmiştim onlar olabilir mi bilmiyorum, hocaya sormayı unutmuşum. Bu yazıtlarda Altar’ın (sunak) Apollon Karneios’a adandığı ve yontma işlerini Antakyalı Theon ile Knidoslu Zenodototos’un yaptığı yazıyormuş. Ertekin Hoca Altar’a ait kabartmalar Marmaris müzesinde, mutlaka görün deyince, gittim ama birşey göremedim dedim. Hoca belki bu yaz açılmıştır dedi Knidos bölümü açılacakmış. Bu kış müzeye gittiğimde ben de buna benzer birşey duymuştum ama Knidos eserleri Datça’ya yakışır ve inanın Datça tüm dünyada ayrı bir anlam kazanır.
Tapınak duvarları yumuşak taşlardan oluştuğu için aşınmışlar, burası daha sonra kilise olarak kullanılmış, bunlardan kalan harçla örülmüş kaba duvarları görebiliyoruz. Sol üstte Apollon’un kült heykelinin bir parçası görülüyor, Amarikalı kazı heyeti bunu bir duvarın içinde bulmuş. Bunun 1-1,5 m olduğuna bakılırsa heykelin tümü 10 metrenin üzerinde olmalı. Kumaş kıvrımları ve ayağının bir bölümü belli oluyor. Genelde erkek yunan tanrıları çıplak olarak tasvir edilirken bu heykelde Apollon giysi ile tasvir edilmiş. Ertekin hocaya göre İskender’le başlayan doğu etkisi ile elbiseli yapılmış olabilir.
Tapınak duvarlarının üstündeki terasta bulunan basamaklara oturularak ayinler, törenler izlenirmiş.
Yuvarlak tapınağa doğru gidiyoruz, burada duvarlar var bir yerde yıkılmış oradan yuvarlak tapınağa geçiliyor. Hocamızın verdiği bilgiye göre aslında burada yol yokmuş duvar boydan devam ediyormuş. Geçiş yeri sağ üstteki fotoğraftaki yermiş.
Amerikalıların bulduğu yapılardan biri de Yuvarlak tapınak onlar bu tapınağa Afrodit tapınağı demişler ama Ertekin hocaya göre burası Afrodit tapınağı değil. Çünkü tapınak kesin olarak MÖ 2. yılda yapılmış, Afrodit tapınağı 4.yy, arada 200 yıl var. Eski gezginlerin anlatımına bakarsak daha büyük, ve her yerden görülebilen bir tapınak olmalı.
Yuvarlak tapınağın yan taraflarında hazine binaları var, tanrıya veya tanrıçaya sunulan objelerin saklandığı, depolandığı yerler. 90 lı yıllarda yapılan kazılarda aşağıda fotoğrafı görülen parça bulunmuş. Geç antik dönemde dibek olarak kullanılmış ama aslında yapılış amacı bu değilmiş; Ters çevirdiğimizde bir ağ motifi ve üzeri traşlanmış bir şey varmış. Ertekin hoca bunun omfalos taşı olduğunu belirtiyor, dünyanın merkezini temsil eden, yılanın çevrildiği Apollon’un kutsal taşı. Üzerindeki ağ evreni temsil ediyor
teşekkürler hocam…. @-}–
yazıyı zevkle okudum çok teşekkür ederim…knidos’un bende çok ayrı bir yeri var…huzur bulduğum benim için sonsuzluğun başladığı yer…ege ile akdenizin kesiştiği o incecik mavi çizgi beni mestediyor…ahh datça,ahh knidos içimde biriktirdiğim herşeyi fenere doğru haykırıyorum ,rüzgara ve denize karışıp gidiyor … knidos , sonsuzluğa fırlatılmış kargının denize saplanmış ucu …