ertekin doksanaltı ile knidos'u gezmek

Knidos’a Bir Başka Bakmak

knidos-topraklari

Hocamız Ertekin M. Doksanaltı bizi burada karşıladı, hem biraz dinlenir hem de çay içeriz diyerek Knidos Restaurantın bahçesine geçtik.

knidos-restaurantÇok güzel bir manzara var, sohbet doğal olarak hep Knidos ile ilgiliydi. Sağolsun Rrtekin hocamız bizimle birlikte olduğu süre boyunca yorulmadan, bıkmadan kentle ilgili bilgi verdi. Tabii karşısında son derece ilgili kişileri görmesi onu da mutlu etti.

knidos büyük liman

Haziran ışığında manzaralar çok hoş. Gelin şimdi yıllardan bu yana Knidos kazılarında görev alan Doç.Dr. Ertekin M.Doksanaltı’nın rehberliğinde ve bilgilendirmesi ile Knidos’un bir bölümünü gezelim. Bir bölümünü diyorum Knidos’u tam olarak gezmek için birkaç gün de yetmez. Bir müddettir ara verilen Knidos kazıları geçen yıl Marmaris müzesinin girişimiyle tekrar başladı, Ertekin hoca bu kazılarda kazı başkanı olarak görev alıyor.

knidos-lokantasi

Kapıdan ören yerine girer girmez sunak taşlarının olduğu yere gittik.  Ertekin hoca bu taşlardan Sempozyumdaki konuşmasında söz etmişti, kaçak kazıcılar tarafından parçalanmışlar, birçok parça yanyana getirilerek burada sergileniyor. Sunaklar dini öğeler, üzerine şarap boşaltılıyor, serpiliyor, güzel kokulu bitkiler üzerinde yakılıyor (kokunun tanrıya ulaştığı düşünülüyor) , ruhani bir özelliği var. Kutsal alanlarda bulunuyorlar. Sunakların üzerindeki boğa kabartmalarının ne anlama geldiğinin sorulması üzerine Ertekin hoca boğanın Zeus’un simgesi olduğunu belirterek antik çağlarda gücü temsil ettiğini söyledi.

Hocalarla knidos gezisi

Yapılan kazılara bakılarak kentin Miken döneminden itibaren yerleşim gördüğü anlaşılıyor. Daha sonraki kazılarda yapı buluntuları, seramik kaplar, pişmiş topraktan boğa heykelleri bulunmuş. Bunların tarihi de M.Ö 1200 lü yıllara kadar gidiyor.” Yani Hocamızın belirttiğine göre Dorlardan yaklaşık 300 yıl kadar önce. Antik kaynaklara bakarak Pelopennes’ten buraya Dorların geldiği, burayı kolonize ederek bir kısmının yollarına devam ettikleri anlaşılıyor. Kaynaklara göre Rodos’taki Lindus, Lalysus, Camirus ile Cos, Halikarnossos, Knidos kentleri bir araya gelerek  Heksapolis denilen şehir birliğini oluşturuyorlar. Birliğin dini merkezi Knidos ( bu kentlerin tam ortasında ) yapılıyor. Apollon Karneios’a ya da Apollon Triopian’a adanmış bir kutsal alandan söz ediliyor. Doç.Dr. Ertekin Doksaltı bunun mantıklı olduğunu belirtiyor, nedeni de; Altı kentin birleşim noktası, en kolay ulaşılabilinecek nokta Knidos, dolayısıyle antik kaynaklara göre bu kentlerin dini merkezi burası görülüyor. Birçoğumuz Knidos için Dor kentidir diye rahatlıkla söylerken hocamız temkinli konuşuyor, bununla ilgili fazla bir buluntu bulamadık diyor.  Bazı yazıtlardaki Dor lehçesi ile yazılmış yazılara, küçük ipuçlarına bakarak burada bir Dor yerleşimi olduğunu tahmin edebiliyoruz. Tabii bu bilgiler beni şaşırttı. Kent hiçbir zaman büyük bir askeri güç olmamış, bunun yerine stratejik önemini, sanatı ve kültürü kullanmış. 6 yy dan itibaren zenginleşiyor, bunu yaptığı yardımlarla, hediyeleriyle gösteriyor. Hellenistik döneme geldiğimizde Knidos’un şarabı, zeytinyağı, merhemi bütün dünyaya yayılmış. Knidos’un kap kacağı bütün Akdeniz havzasında görülüyor. Nerde kazı yaparsanız yapın mutlaka Knidos’a ait bir kap parçası bulursunuz. Ertekin Hoca iki sene önce Giresun adasında kazı yaparlarken Knidos seramiklerine rastlamışlar. Knidos’ta altı tane ince seramik üreten imalathane varmış, anforalar burgaz tarafında. M.S birinci yüz yıl, çok karışık bir zaman. Korsanlar, Roma, Karadenizli Mithridates birbirine girmiş durumda. Knidos poltik davranarak zenginliğini devam ettiriyor. Bu zamanda erotik içerikli kapları tüm dünyaya yayılıyor, Knidos adıyla anılıyor. Pompeide bulunan kapların en güzelleri Knidos ürünüdür, bu da kentin yüksek ticaret potansiyelini gösteriyor. 3 yyıldaki romayı etkiliyen emflasyon burayı da etkiliyor, burada kısa süreli bir durwww oluyor. Kısa zamanda tekrar toparlanıp zenginliğini devam ettiriyor, 4. 5. yy kadar fakat bu kez Hırıstiyanlık gündeme geliyor. Bir zaman sonra piskoposluk merkezi oluyor, 7 kilisenin varlığı biliniyor, bu da bize buranın önemli bir dini merkez olduğunu gösteriyor.Hoşgörülü bir halk olan Knidoslular Hırıstiyanlığa çabuk adapte oluyorlar. Arap akınları 7. yy da kentin bir kez daha yıkılmasına neden oluyor, fakat Araplar çekildikten sonra kent kendini tekrar topluyor 12 yy la kadar Vatikan ve İstanbuldaki listelerde piskoposluk merkezi olarak geçiyor. 12 YY dan sonrasını gösterir birşey yok, bir de Türklerle ilgili sadece iki pipo bulunmuş. Bu da şunu gösteriyor o kargaşa döneminde halk içeriye çekiliyor, bu 19.yy la kadar böyle. Uçta ve deniz kenarında olması Knidos’u saldırılara açık bırakıyor.

knidos dionysos yapınağı önünde

Dionysos tapınağı önündeyiz, burası da sonradan kiliseye çevriliyor. Zaten anadolu’da, Doğu Akdenizde tapınak, kilise hep üstüstedir. Nedeni de Dini yerler seçilirken halkın kolay ulaşacağı, mistik özellikleri olan yerler seçiliyor. Knidos Dionysos’ta da ister kuzeyden ister güneyden gelin ilk geleceğiniz yer burası. Ertekin Hocaya buradaki kiliselerin hangi döneme ait olduğunu sorduğumda Erken Hırıstiyanlık dönemi olduğunu belirtti.

Knidos stoa'sından görünüm

Stoa yapısına doğru geliyoruz, Stoalar bizim camilerimizdeki revaklara benzer yerlerdir. arkası duvarla kaplı, öntarafı sütunlu üstü kapalı mekanlar. Hocamız burada kent ile ilgili bilgileri vermeye devam ediyor. Kent iki yamaç üzerine kurulmuş, ada kısmı ve ana kara olmak üzere. Strabon buraya çifte kent diyor, halkın evleri ada bölümünde, burada yaptıkları kazılarda bunu görmüşler. Kamusal ve dini yapılar ana kara üzerindeki teraslarda yer alıyor, burada tiyatro ile dış surlar arasında bir de zenginlere ait evler varmış ki böyle bir evi açığa çıkarmışlar, zamanına göre oldukça konforlu bir yapıymış. Buluntular Bodrum müzesindeymiş. Yamaçlar yapılaşmaya uygun teraslar haline getiriliyor, şu an en alt terasta duruyoruz. Bu teras iki limanın keşişme noktasında, nereden gelirseniz gelin yolunuz buraya düşüyor. Dolayısıyle buraya çok önem veriliyor, bir stoa yapısı ve bir tapınak (Dionysos) ve biraz ileride bir çeşme yapılıyor. Burası sosyal, dini ve ticari bir merkez. Stoa dörtgen dükkanlardan oluşuyor, dükkanlarda Dionysos kültüne uygun eşyalar satılıyor. Bunlardan başlıcaları erotik eşyalar ve falloslar, ki oldukça büyük bir pazarı var.

knidos'ta turistler

Hemen ön kısımda bir portika meydana getirilmiş, sütunlu bir cadde var. Arkada teras duvarı yer alıyor. Dükkanlar yapılırken teras duvarları ile dükkanlar arasında bir metrelik bir boşluk bırakılıyor. Bu o devirlerde zorunlu, cezası büyük. Teras duvarların rutubet veya başka bir şeyden zarar görmemesi için. Buraya dükkanlar yapılırken ilk önce bir metrelik kısımda bulunan kanal sonra dükkanlar yapılıyor. (Hellenistik dönemde) Daha sonra MS. 1. yy da sütunlu galeri yapılıyor. yani stoanın son şeklini alması 400 yıllık bir zaman diliminde oluyor.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9

2 yorum

  1. yazıyı zevkle okudum çok teşekkür ederim…knidos’un bende çok ayrı bir yeri var…huzur bulduğum benim için sonsuzluğun başladığı yer…ege ile akdenizin kesiştiği o incecik mavi çizgi beni mestediyor…ahh datça,ahh knidos içimde biriktirdiğim herşeyi fenere doğru haykırıyorum ,rüzgara ve denize karışıp gidiyor … knidos , sonsuzluğa fırlatılmış kargının denize saplanmış ucu …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir