Knidia Çiftliği ve Değirmenbükü

 

Biz ayrılırken bir kişi kıyıda balık tutuyordu, Yıldıray arkadaşın Yazı köylü arkadaşlarla fotoğrafını çektik.  Burada belirtmem gereken bir konu var; Değirmenbükü’nde çeşmenin arkasında içki şişeleri yığın olmuş, gelenlerin tepkisini çekiyor. Çok çirkin bir görüntüydü fotoğrafını çekmedim. Ne olur giderken şişe ve diğer atıklarınızı bir torbaya koyup bir çöp tenekesine atsanız. Çeşmeköy üzerinden Palamutbükü’ne geldik. Palamutbükü yanıyor, çok sıcak, Değirmenbükü’nün serinliğinin ardından belki de böyle hissettim.

Yol kenarındaki cafeler, plajlar, konaklama tesisleri dolu Datça turizmin verimli aylarında. Kıyı boyunda giden yolu takip ederek Mesudiye’ye giden kıyı yoluna çıktık. Burada dik bir yokuş var, orayı aşınca yörede Gerence diye bilinen doğa harikası yer karşımıza çıktı. buralara artık hep bir ad yakıştırmışlar, buraya da Küçük Akvaryum mu ne diyorlarmış, aman Allahım bizim bu millet akvaryumu ne severmiş, çoğunun evinde yok ama, nereye gitsen Akvaryum, biraz yaratıcı olun da farklı adlar koyun hiç değilse.

Gerence’yi geçince Akbük geliyor, buraya da Akvaryum diyorlardır kesin. Bu kıyılarda denizin yanında çam ağaçları buraları çekici kılıyor. Denizde yüzerken ağaçların gölgesinde oturuluyor ama piknik yapanlar da oluyor. Burası piknik için tehlikeli, daha önce de yangınlar çıktı buralarda.

Biraz gidince Kurubük koyu, orada da arabalar ve denize girenler vardı.

Datça’nın en dolu zamanları, kışın ıssız koylarında insan kaynıyor.

Pırıl pırıl berrak sular.

Kurubük’ten sonra Ovabükü göründü, yol kenarında durarak fotoğraflar çekiyorum.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7