Knidia Çiftliği ve Değirmenbükü

Üzümlerin büyük bir kısmı toplanmış, bir kısmı önümüzdeki günlerde toplanacakmış, Ali arkadaşım sana haber veririm dedi. Knida doğada yürümeyi, keşfetmeyi sevenler için bulunmaz bir yer. Çevrede birçok yürüyüş parkuru ve tarihi yerler var. Yüzmek için 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde Değirmenbükü  sahili var. Buradan yakındaki Bizans harabelerine, Knidos’a yürüyüşler yaptım, çok güzel koylar ve doğal güzellikler var. Knida çiftliği ile ilgili iletişim bilgileri: Tel: 0 532 211 3858 Web: www.knidia.com

Knidia çiftliğinden birkaç kilometre ilerideki Değirmenbükü’ne geldik. Buraya bu aylarda hiç gelmemiştim, bir bakayım dedim. Değirmenbükü’ndeki çeşmeden  suyun akması sevindiriciydi.  Ilgın ve okaliptus ağaçlarının olduğu bir piknik alanı var, birkaç aile sahildeki ılgın ağaçlarının altında piknik yapıyorlardı, selam vererek yanlarına gittik.

Cumalı köyünden Cezmi Özdemir ailesiyle ve hısımlarıyla piknik yapıp, denize giriyorlardı. Oğlu, gelini, torunları buradaydı. Sedat arkadaşımla hemen kaynaştılar.

Gökçe, Cezmi amcalarla Pikniğe gelen diğer ailenin kızları, Maşallah pek tatlı, benim mankenim oldu. Bol bol fotoğrafını çektim.

Değirmenbü’künde piknik yapan Sayit Demirtaş yanıma gelerek Web sietemden beni tanıdığı belirtti, tanıştıktan sonra hemşehri çıktık, İzmir Buca’dan. Yazı köyünde evleri var, yılın bir bölümünü burada geçiriyorlar. Su gibisi var mı, herşeye canlılık veren o, fotoğraflamak bile bir güzel.

Bu arada Cezmi amcanın gelini Derya bizim öğrencimiz. Üniversite çağında iki kızı var, yıllar nasıl hızlı akıyor. İzmir’de yaşıyorlar, tatili ailelerinin yanında geçiriyorlar. Herkes öğlen yemeği için hazırlık yapıyor, patlıcanlar közlendi.

Sahilde piknik yapıp denize giren başka aileler de var, biz buraya geldiğimizde burada değildiler. Değirmenbükü sahiline gelenlerin çoğu Yazı veya Cumalı köyünden oluyor, zaten bu köyler birbirine yakın. Cezmi amca sağ alt fotoğraftaki yeri göre göstererek, eskiden bu düzlüklerde bostan ekilirdi dedi, buranın karpuzu, kavunu çok güzel olurmuş. Karşıda dizili taşlar var, yanında da antik duvarlar, ben o taşları gördüğümde bir anlam verememiştim, çok da güzel istif edilmişler. O taşların üstünde çardak kurulurmuş, tarladan toplanan taşlar. O günleri bir an için gözümün önünde canlandırıyorum, bahçelerde çardaklar, sağa sola hareket eden kandil ışıkları, sessizlikte yankılanan sesler, tam bana göre. Gidip Ali’nin Knidia çiftliğinde birkaç gün kalayım olmazsa.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7