Bu güzel manzaranın önünde fotoğraflar çektiriyoruz, çekiyoruz. Işık geçen defaki gibi yine güzel, mavi ve yeşillerle oluşan sade, dinlendirici bir manzara. Yüzlerde mutluluğumuzu gösteren bir gülümseme, doğa en büyük ilaç. Sabah kalktığımda midemde sancılar vardı, yürüyüşün ilk başlarında da devam etti ama sonra birşeycikler kalmadı. Doğanın o tılsımlı merhemi, hemen kendini gösterivermişti. İdil ve Gürol arkadaşlarımız selfie yaparken objektifim onlara bakıyordu.
Genç arkadaşların doğayı sevmesi, biribirini seven gençlerin böyle güzel ortak zevklerde buluşması ne güzel. Doğanın tılsımlı gücü selfie yaparlarken yüzlerine vurmuştu.
Tepedeki fotoğraf molasından sonra kıyıya doğru yürüyüşümüze devam ettik, bu kısım da sık bitki örtüsüyle çevrili, bir patika yol var onu bulmak lazım.
Şimdi dikenli bitkilerle, uzun otlarla kaplı bu düzlükler bir zamanlar Kızlanlıların harman yeriymiş, Mustafa o günleri iyi hatırlıyor. Birçok kez yazdığım gibi o yıllarda dağ, taş tahıl ekilirmiş. Şimdilerde dağları bırakın düzlükler bomboş, dışarıdan tahıl alıyoruz. Bir zamanlar çobanların keçilerini otlattığı yerler şimdi boş bazı yerlerde meralar yok olmuş, dışarıdan hayvan alıyoruz. Bu kısımlarda yaban hayvanlarına ait izler gördük, porsuk zaten Yarımada’nın her yerinde var, diğeri az görünen bir canlıydı yazmıyorum.
Yüksek kayalığın dibindeki koya Körmendibi deniyor, kayaya da Körmen Kayası deniyor.
Kıyıya yaklaşırken Mustafa ve Ekrem arkadaşlarım beyaz renkli pamuğu andıran kayaların üzerinde duruyorlardı. Deniz pırıl pırıl açık mavi bir renkteydi.
Karşımızda görünen üst kısmı kerpeden gibi ayrık duran kayaya Çakır adası deniyormuş, Ekrem arkadaşım oraya ulaşmaya çalıştı ama olmadı, paçalarını sıvayıp suya girmişti derinmiş. Biraz bir şeyler yemek ve bu güzellikleri seyretmek adına burada bir mola verdik. Yeni tanıştığımız arkadaşlar çantalarında yiyecekler getirmiş, bizde de meyva gibi şeyler vardı. Çok güzel bir yer, havada güzel olunca. Her taraf volkanik biçimli kayalarla kaplıydı.
Arkadaşlar yemekten sonra Çakır adasına gitmek için ayaklandılar, kayalıklardan geçmek gerekti. Daha önce geldiğimizde daha ilerilere giderek feneri görüntülemiştik, bu sefer fenere gitmedik, çünkü oradan geri dönmek için çok sık dikenli bir araziden geçmek gerekiyor. Arkadaşlar eziyet çekmesin dedik.
Sayeniz de bölge yi sizlerle beraber gezmiş gibi oluyorum.yazılarınızı ve resimlerinizi zevkle takip ediyorum.Teşekkürler. ..
Datça Detay’i Facebook dan takip ediyorum. Organize ettiginiz Datça yarimadasindaki bir yürüyüse katilabilirmiyim?