Mimari eserler arasındaki gezimiz merak ve hayranlıkla devam etti.
Tapınağın karşı tarafında dikdörtgen küçük taşlarla örülmüş yapılar dikkati çekiyordu. Kapıda bilgilendirme levhaında yapılar ile ilgilibilgi yer alıyordu. Merdivenleri çıkınca karşımıza Meclis binası çıktı ( Bouleuterion ) , burası o dönemlerde şehir yaşamında önemli bir yere sahipti. Bu yapılarda meclis toplantılarının dışında müzik ve sanatsal gösteriler yapılırdı ( Odeion: müzik gösterilerinin yapıldığı, zaman zaman kısa oyunların da oynandığı tiyatroyu andıran daha küçük yapılar.) Bilgilendirme tabelasında Meclis binasının arkasındaki alanda M.Ö 3. ve 4. yy da kullanılmış olan Mermer ve heykel atölyeleri olduğu yazıyordu. Bulunan odalardan ikisi heykelleri depolamak için kullanılmış. Zamanının bir heykeltraşlık merkezi olan Afrodisias’tan çıkarılan heykeltraşlık çalışmaları ve aletler Afrodisias müzesinde sergileniyor. Bu atölyelerde mitolojik ve güncel konularda heykeller yapılırmış. Eski heykellerin de bu atölyede tamir edilip yenilendiğini, tabeladan öğreniyoruz.
Odeion’a açılan kapılardan çıkınca fotoğraftaki gibi koridorlarla karşılaştık. Koridor yanyana odalara açılıyordu, kapıları tellerle kapatılmış. Bu gibi tellerle çevrili yerlere antik kentin kazı çalışmaları süren yerlerinde daha sonra da rastladık.
Afrodisias Meclis Toplantılarının yapıldığı odeion’u gezerken o günler gözümüzün önünde canlanıyor.
Odeion’dan çıktıktan sonra bir köprüyü geçerek taş yoldan diğer antik yapılara doğru gidiyoruz. Taş duvarlarla örülü yapılar devam ediyordu, Odeion’un yan tarafındaki yapılar tabelada Piskoposluk sarayı olarak gösteriliyor, Bizans döneminde kent piskoposluk merkeziymiş. Her taraf sarı çiçeklerle kaplı, yeşil çimenlerle birlikte çiçekler antik kente çok hoş bir görünüm kazandırıyorlar.
Mutlaka gezilip görülmesi gereken bir yer