Fotoğraflarda da görüldüğü gibi çok güzel bir doğadan geçiyoruz, kirazlar, ayvalar çiçeklenmiş, kavaklar yeni yapraklarıyla ışıl ışıl. Bülbül sesleri o kadar çok ki, sanki bizim için şakıyorlar.
İkinci gün yürüyüşümüzün büyük bir bölümü böyle bir doğada geçti.
Yürüyüş kontrol altında Dak üyesi arkadaşlar çok dikkatli, devamlı birbirleriyle haberleştiler.
Renkli simalar, renkli görüntüler hep vardı, Datça’dan etkinliğe katılan Naciye ve Mine arkadaşlarımız verilen kısa molada sohbet ederken.
Ekin tarlaları kenarından geçtiğimiz anlar, eskiden olsa bu tarlaların yanında leylekleri görürdük. Bu yürüyüşte onları görmeyi çok isterdim ama olmadı. Ya zamanı değil ya da artık onları görmek zor. Havalar ısındı yavrulamak için gelirlerdi. Bugünlerde gazetelerde besinlerde ve sularda bulunan zehirli buluntular yazılırken toplumdan gizlenen gerçeklerden de söz edildi.
Ve nihayet Menderes’le güzel bir köprüde buluştuk, Hançalar Köprüsü, 64 m uzunluğunda, 4.20 m genişliğinde, köprü Osmanlı döneminde kervan yolu üzerindeymiş. 1930 lu yıllarda bir onarım görmüş, tarihi bir köprü.
Fotoğraflarda olduğu gibi edebiyatta da iyimişsiniz.
Teşekkürler…
Yaptığınız bu güzel Doğa yürüyüşleri çok güzel, Sonrasında yazdığınız bu yazılar sayesinde bende yürümüş gibi oluyorum. Hele Sadık Baydere.nin anlatımı ve güzel fotoğraflerı için çok teşekkür ederim.
Teşekkür ler biz de katılmış gibiyiz.ben de sincap a sarı galle denildiğini biliyorum.