Zeytincik Gezisi

zeytincik-evleri-10

Zeytin,badem ağaçlarının arasından yürüdük.

zeytincik-evleri-9

Biraz yürüdükten sonra karşımıza uzunca bir taş bina çıktı, harap vaziyette, ilk bakışta bir mengen olabilir diye düşündüm, yanına gittiğimizde yanılmamıştık.

sındı zeytincik mengeni

Datça Mengenleri sayfama ilave edeceğim bu yapı günün en büyük sürpriziydi.

zeytincik-evleri-12

Mengen olduğunu anlamıştım da acaba içindeki aygıtlar duruyor mu merakıyla içeriye girdik, çalışmayı bıraktığı andaki gibiydi her şey. Hemen girişte presi sıkıştırmakta kullanılan ahşap bodurgaç ve biraz ilerisinde eski pres duruyordu.

değirmen taşı

Suyun ısıtıldığı ocak ve zeytin hamurunun elde edildiği yerdeki değirmen taşı da durmaktaydı. Yapının çatısı büyük ölçüde zarar görmüştü. Yöreden edindiğim bilgiye göre Mengeni ( yağhane ) ilk çalıştıranlar Ali İlbey ve Yakalı Muzaffer Hoca ( Pilavcı ) imiş, böyle olunca Muzaffer Pilavcı’nın oğlu Datça Yerel Tarih Derneği Başkanı Akın Pilavcı’dan bu konuda bilgi aldım, kendilerine çok teşekkürler.

Akın Pilavcı’nın verdiği bilgiye göre mengen Ali İlbey ve Muzaffer Pilavcı tarafından 1958 yılında yaptırılıyor, ustalar Hamdioğlu Mehmet Bilgin ve oğlu ( uzun yıllar şoförlük te yapmış ) Fehim Bilgin. Şimdi hayatta değiller, hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Mengen 70 li yılların sonuna kadar, mengenlerde motor gücü kullanılıncaya kadar çalışmış, sonra bu haliyle kalmış. Daha sonra Mengen’in ortaklarından Ali İlbey’in hissesi Kamil Balcı’ya geçmiş, şimdi onun mirasçılarında.

eski mengen

Mengenin benim için ilginç tarafı motor gücü kullanılmadığı zamanlara ait olması ve o günkü görünümünü koruması. Diğer bir ilginç yanı uzun yıllar birlikte çalıştığım öğretmen arkadaşım Muzaffer Pilavcı’nın kızı Suna Kaya’nın buranın şu andaki ortaklarından olması. Zeytini ezerek hamur haline getiren değirmen taşı tek, yanındaki ahşap kol ile insan gücüyle döndürülüyordu. Bu tip mengenlerde daha sonra değirmen taşlarını döndürmede motor gücü kullanıldı, onlarda çift taş oluyor.

Akın Pilavcı mengen hakkında bilgi verirken o günlerle ilgili hatıralarından da kısaca bahsetti; İlkokul çağında bir çocukmuş, zeytin gündüz toplanıp mengene taşınması geceyi bulurmuş. Akın bey 4-5 eşek veya at yükü zeytin ile Yaka’dan Zeytincik’e gelirmiş, gece yarısı yalnız başına. Mezarlığı, dereleri geçmek ilk başlarda zor olmuş, tekin yerler değil diye, sonra alıştım diyor. Bizim çocukluğumuzda da öyleydi, televizyon yok geceleri toplanıldı mı yanımızda çocuklar var demezlerdi, ev halkı, misafirlerin konuştuğu tek şey bu çeşit öykülerdi, uzun yıllar etkisini görmüştüm. Tuvaletler burada fotoğrafladığım evlerdeki gibi bahçede bir yerde olurdu, anlatılanlardan sonra gece korkardık çıkmaya.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9

2 yorum

  1. Sevgili Muzaffer Bey,
    İnternette gezinirken, Zeytincik gezisi yazınızla karşılaştım ve ilgiyle okudum. Emeğiniz için teşekkürler. Ancak yazınız içinde sıklıkla; tanımadığınız, neyi neden yaptığını bilmediğiniz bizimle ilgili fikirlerinizi okumaktan da üzüntü duydum. Bu nedenle sizi ve okurlarınızı bilgilendirmek istedim.
    Orman yolundan çektiğiniz ve bizim evin çatısının göründüğü fotoğrafın altına, “evlerini güzel doğanın içine konduruvermişler” yazmışsınız. Hayır, biz bu evi kondurmadık. İmarlı, kapı pencereleri yetkililer tarafından defalarca sayılmış, duvarları defalarca ölçülmüş yasalara uygun bir ev yaptık. Üstelik iki kat olan hakkımızı kullanmadık ve 1,5 kat yaptık. Doğaya uygun olsun diye taş ev yaptık. Mimarı üslubu ve çatı kırımları nedeniyle büyük zannettiğiniz evimiz, 85 m2 taban üzerine oturuyor. Böylece İstanbul’dan bizi görmeye gelen dostlarımızı ve çocuklarımızı da ağırlayabiliyoruz. Fotoğrafta önde görünen ev ise köyümüzden yerli bir ailenin evlenecek iki oğlu için inşa ettirdiği iki katlı bir ev.
    Bahçemizi çevreleyen, çok da yüksek olmayan, içerinin tamamen göründüğü duvarlarımızı da sevmemişsiniz. Adı Zeytin olan çok tatlı bir köpeğimiz var. O duvarlar, tamamen Zeytin’in güvenliğiyle ilgili. Bilmiyorum duydunuz mu? Bir iki ay önce köyümüze dadanan ve kime ait olduğunu bilmediğimiz bir köpek, bizim köyde serbest gezen 5 köpeği gece saatlerinde boğarak öldürdü. Duvar yaptırdığımız için çok sevindik.
    Evimizin önünden geçerken, gördüğünüz üç köpekten Zeytin olan bizim köpeğimiz. Usta ve Badem ise, sahipleri seyahate çıkan dostlarımızın bize ve Zeytin’e emanet ettiği , bizim de sevgiyle baktığımız misafir köpeklerdi. Evet, hayvanları seviyoruz ve onları korumak için gerekli dikkati gösteriyoruz.
    Yazdığınız gibi, güvenlikle ilgili hiçbir sorunumuz yok. Bildiğiniz gibi bu bölge son derece güvenli bir bölge. Komşularımızla, doğayla, dostlarımızla, köpeğimiz ve iki kedimizle birlikte Zeytincik’te yaşamaktan mutluyuz.
    Bir kahveye bekleriz.
    Selamlar,
    Figen

    1. Bilgilendirdiğiniz için teşekkürler Figen hanım, umarım bir gün kahvenizi içerim, selamlar. Sizi üzdüğümüz için de kusuruma bakmayın diyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir