Yazı Köyü ve Saranda Kalesi

Hemen yan tarafta evi olan Fatma hanımın fotoğrafını çekerken, bu köyde de ne kadar çok Fatma var diye takıldım, annemin adı da Fatma’dır. gerçekten bu köyde tanıştığım birkaç bayanın da ismi Fatma idi. Fatma hanım eskiden tanışıyormuşuz gibi bizimle sohbet etti, bu güzel pozu vererek de Datça Detay’da yerini almış oldu. Daha sonra evinin bahçesindeki sardunya çiçeğinden dikmem için bir dal verdi. Ben sardunya deyince Fatma hanım sardunya bu mu diye biraz şaşırır gibi oldu, onlar kabak çiçeği diyorlarmış. Ekrem arkadaşım da insanların bu konukseverliğinden etkilendi, çok mutlu olmuştu.

karadut yiyen çocuklar

Çocukları dut yerken izlerken çocukluğum aklıma geldi, ne çok dut yerdik. Her yer dut ağacıyken mahallemizde yaşlı birisi vardı, lakabından bahsetmiyorum başka bir anlam çıkarılmasın diye. Oradaki en geniş araziler onundu, etrafı da dut ağaçlarıyla çevriliydi, onun bahçesinden dut yemişliğim olmadı, çocukları tüfekle koşturan birisi, tüfek belki boştur ama biz  oradan geçerken hep korkardık, oysa dut dediğin ne, satılmaz, para etmez, çocuk sevindirmek gibisi var mı? Rivayete göre o arazileri de kaba kuvvetle almış, kurtuluş savaşı yıllarında. Ne oldu göçüp gittiler, o günlerde çocuk olan bizler yaşlandık dut ağacı gördüğümüzde hala onu hatırlıyoruz, arkanda güzel bir anı bırakmak, hoş bir rüzgar estirmek varken.

kırda piknik

Neyse yemek vakti gelmişti, Yazı köyden yoğurt ve ekmek almıştık, bugün menüde bahçemizin ilk asma yapraklarından yapılmış sarma vardı, eşim bu zamanlar hiç üşenmez benim sarmamı yapar. Şimdiye dek birçok arkadaşım tatmıştır. Yol kenarında az rüzgar alan bir yere oturduk, Knidos toprakları, Yazı köyüne ait badem bahçeleri var çevremizde.

Yemek yerken karşı tarafta Saranda dağı görünüyordu, bir ara Ekrem arkadaşıma bugün bu dağa çıksak iyi olurdu ama hiç halim yok gibi dedim. Bir yandan da yemekten sonra ne yapacağız diye düşünüyordum. Yemeğimizi yedikten sonra arkadaşım hocam gel bugün şu dağa çıkalım demez mi, dayanamadım ve dağa doğru tarlaların arasından yürümeye başladık. Daha önce Sedat arkadaşımla bu dağa çıkmıştık, üstündeki kaleyi görmek için. Yağmurlu bir hava vardı, yağmur çiselemeye başlayınca apar topar inmiştik. Bugün de oldukça rüzgar vardı ama artık rüzgar bana fazla etki etmiyor.

Buradan böyle görünüyor gerçekte oldukça dik bir dağ, bu bölgeye Saranda diyorlar, dolayısıyle kale Saranda kalesi diye geçiyor.

Geçen defa ortalardan bir yerden çıkmıştık, bu kez arkadaşıma batı tarafından tatlı bir yükselişle yürüyelim dedim. Kaleye çıkan eski yolu da görürüm belki diye umuyordum. Teraslardan geçerek dağın eteğine geldik.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9

3 yorum

  1. Datça fotoğraflarınız arasında Datçadaki Su sarnıçları yok oysaki su sarnıçları kültürümüzün değerli unsurlarıdır.Datçada benim bildiğim 3 tane sarnıç var iskele mah.de emecikte üzümcü çardağının karşısnda ve çeşmede Murdala yolunda olmak üzere .birde eski çöplüğün orda varmış onu görmedim dahada olması gerekli diye düşünüyorum.Datça detay olarak sizlerden bu sarnıçlarımız konusnu gündeme taşımanız vede sarnıçlarımızn gerekiyorsa restarasyonunun yapılması için kamuoyu oluşturulmasını istiyorum saygılarımla.

      1. Çok teşekür ediyorum hemşerim.Datçadan muğlaya dönerken yel değirmenlerini geçince solda Üzümcü tezgahı çardağı var yazın Üzüm satıyorlar işte o tezgahın çardağın karşısında sarnıç var .Sarnıç Üzümcü tezgahın sahiplerinin zaten fotoğraf çekmek için zorluk çıkarmazlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir