Bu kayalık kısımlarda Ateş’in mücadelesi vardı, hiç şikayet etmeden bizi takip etti.
Kayalardan aşağıya iner inmez definecilerin kazdığı bir çukuru görüyoruz, iyice meydanı boş buldular.
Geçen yıl buraya geldiğimizde yanımdaki arkadaşlar zemini çok tehlikeli bulmuşlardı, yağmurlarla toprak iyice yumuşamıştı. Yukarıya çıkamadan dönmüştük ama hep aklımın bir köşesinde birgün tekrar buraya çıkmayı dememek vardı. İşte bugün hava güzeldi, o gün geldi dedim, yanımdaki arkadaşlar da istekli.
Aşağıdan bakınca kaleye ait bir takım duvarlar görülüyor, buraya sur yapmaya gerek yok, zaten doğal kale, istemedikten sonra kimseyi çıkartmazsınız. Burada kayalar devamlı kopmakta, deniz kenarında kayalardan oluşan bir yığın var. Celal ve Özgen arkadaşlar karşı taraftan geçmeyi deneyecekler biz Ekrem’le aşağıda kayaların olduğu yerden tırmanmayı deneyeceğiz, uzaktan orası bana daha uygun geldi. Diğer arkdaşlarımın geçeceği yerde kayaların arasında bir yarık var, onun arkası geçilemez diye düşündüm.
Kayaları geçip, tırmanacağımız yere geldiğimizde Ekrem arkadaşım tırmanmıştı bile. Bu tırmanmalarda Ekrem arkadaşımın bana çok faydası oluyor, malzemelerim nedeniyle zaman zaman zorlandığım oluyor, Ekrem o anlarda imdadıma yetişiyor. Maşallah dağlar tam ona göre, o da dağlara aşık.