Her tarafımızda değişik manzaralar, hepsi biribirinden güzel ama Ovabükü koyunun görünüşü bir başka.
Ateş hep yanımızda, o da manzaralara bakıyor, Ekrem arkadaşım bu gezimizde bayağı güzel fotoğraflar çekti.
Böyle bir artistle fotoğraf çektirmek her zaman nasip olmaz, kayalarda çevreyi inceliyor, yanımıza geliyor, onun için biraz zor oluyor ama çok mutlu.
Kuzey tarafımızda Mihricem otel görülüyor, ahşap yapılardan oluşan hoş bir tesis, Celal arkadaşımız işini seven bir işletmeci, otel bu yıl işletmeye açıldı gelecek yıllarda daha güzel görünür. Görüldüğü gibi Ateş burada da suyunu içiyor.
Kayalıklarda bir ara yolumuzu değiştirmek zorunda kaldık, eşek arıları yuvaları vardı, her tarafta uçuyorlardı. Tuludağ tırmanışında da aynı durumla karşılaşmıştık.
Manzara keyfinden sonra dağın sırtında yürümeye devam ettik, herhangi bir planımız yok ama yarımadanın burnuna doğru yürümek niyetim.
Kayalıklarda durarak manzaranın tadına varıyoruz, ben hızla yapılan yürüyüşleri sevmiyorum, onun için son zamanlarda gruplara katılamıyorum, canımızın istediği yerde durarak doğanın sade güzelliğini ağır ağır yudumluyoruz. Bundan sonra tüm yürüyüşlerim aykırı yollardan olacak, belki o yollardan bir daha geçmem.