Karia Topraklarında Kamplı Üç Gün

bağarcık bizans kalesi

Mevlüt arkadaş ben olmasam kaleye çıkış yolunu bulamazdınız dedi, çok kaleler çıktık dedim, tabii bilemiyorum. Kendisi Bodrum’da turistik otellerde uzun yıllar çalışmış, bekar hiç evlenmemiş, konuşkan iyi bir arkadaş. Bir daha gelmek nasip olursa ilk bulacağımız kişi olacak. Kalenin olduğu bu bölgeye bizde olduğu gibi Asarönü diyorlarmış, kaleye de Çörlen kalesi. Araştırınca çörlen su, çeşme gibi anlamlar taşıyor, burada da akan bir su var.

Biz kalede incelemeler yaparken Ekrem arkadaşım biraz ilerideki bir kayanın tepesindeydi. Kalede bir sarnıç. ve odalar var, birkaç tanesinin duvarları duruyordu. Hava çok ılıktı, zirvede Karahindiba çiçekleri çoktu, otu ve çiçekleri kurutularak sağlık açısından kullanılan bir bitki.

Dediğim gibi çok ilginç kayalar, oyuklar var, arkadaşlarım böyle bir kayada poz verirken, sağ üstte balığa benzettiğim bir kaya. Bu güzel anlardan sonra Mevlüt arkadaşı köyüne bırakıp dönüşe geçtik, Milas yoluna doğru yükseklerden aşağı doğru yol aldık, biraz gidince her tarafta arı kovanları görmeye başladık, balcılar bal kesiyordu. Burada Sakarkaya mahallesi var büyük bir yerleşim, ondan sonrasında Çam ağaçlarının yerini zeytin aldı. Dağlık araziler tüm dağlar zeytin bir de arıcılar var, buranın geçim kaynakları büyük ihtimal.

Zeus Tapınağı

zeus tapınağı

Milas yoluna çıktıktan bir müddet sonra Sadık arkadaşımız bizi bir tapınağa getirdi, karşı tarafta yolun hemen kenarında. Burada çalışmalar vardı, yol yapılmış, turistik amaçlı yapılar yapılıyordu.

Zeus Lepsynos tapınağı Anadolu’nun en iyi korunmuş Roma tapınaklarından biri, birçok mimamri eleman sağlam olarak duruyor. Tapınağın sunağı yeni ortaya çıkarılmış sanırım, restorasyon çalışmaları bittiğinde olduğu gibi görebileceğimiz nadir tapınaklardan biri karşımızda olacak. Bu yıl kazı ve restorasyon çalışmalarına ödenek çok azmış, hatta bazı yerlerde olmadığını duymuştum, insan üzülüyor, şu boşa akıtılan paraları görünce. Bu ülke bu doğa ve kültürel eserlerle rakipsiz bir turizm ülkesi olurdu, hem de bu eserler korunurdu.

Tapınağın 16 sütunu arşitravları ile tam olarak duruyormuş, MS 2. yy da yapıldığı düşünülüyor. Hemen bitişiğinde  nekropol ve yerleşimler var, imkan olursa kazılar devam edecek.

Milas Çomakdağı

çomakdağ kadınları

Ören yerinden ana yola çıktıktan bir müddet sonra Çomakdağ yazan tabelayı takip ettik, Sadık arkadaşımız Çomakdağ’ı mutlaka görün dedi, kendisi bir kez gelmiş, kadınlarının giysi ve başlıkları ilgi çekiciymiş,  ana yoldan 8 km kadar içeride yüksekte bir yer. Çomakdağ denilen yere geldiğimizde isim konuısunda bizi uyardılar burası Milas’a bağlı Kızılağaç Mahallesi imiş, Çomakdağ deyince bu bölgedeki geniş bir alanı kaplıyor. Girişteki tabelada Çomakdağ Kızılağaç Mahallesi diye köyle ilgili açıklama var, turistlerin sıkça geldiği bir yer. 500 yıl önce Oğuzlardan On Ok boyu buraya gelip yerleşmiş. Tabelada taş evler, kaya bacaları, ipek dokumacılığı ve yüzyıllardır değişmeyen örf ve adetlerle tanınan bir yer diyor. Sadık bey giyim kuşamdan, eski evlerden söz etmişti.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir