Grup kış günü turizm sezonunun olmadığı bir zamanda Çeşmeköy sokaklarında dikkat çekiyor. Tarihi ve kültürel turizm böyledir, her mevsim turist çeker.
Girişte Sabah Tuzcu arkadaşımızın restore ettirdiği taş yapıya geliyoruz, programda Sabah Tuzcu Evi diye geçiyor.
Bir oda genişliğinde küçük bir yer yaşanılacak bir alana dönüştürülmüş. Yapının yüksek olmasından faydalınarak kullanım alanları yapılmış, oldukça ilgimizi çekti.
Oradan Çeşmeköy Ağa konağına geliyoruz, karşıdan bakınca sıvalı, sade bir yapı. Bildiğim kadarıyla yine Rum ustaların eseri.
Binaya girerken komşu evlerden çıkan bayanlar hoş geldiniz diyorlar, burası kimin biliyormusunuz diye sorunca, bilmezmiyiz diye cevap veriyorlar, köyün ve Palamutbükü’nün yarısı onunmuş diyorlar. Nihat bey, burada ölmüş, oğlu Gülen paşa , mirasçıları çok olduğu için Gülen Paşa da burayı alamamış böyle harap bir vaziyette yok oluyor. Bu Nihat bey ismini birçok kez duymuştum, Eştangil’de yürürken oraların da ona ait olduğunu söylemişlerdi.
Bu konağın Sındı konağına göre daha yakın zamanda yapıldığı anlaşılıyor, malzemeler ve yapım tekniği bana onu gösterdi.
Muzaffer Bey yine harika bir şey yapmışınız. Ellerinize sağlık fotoğraflar da anlatım da çok güzel, biz de sizinle gezmiş olduk. Çok çok teşekkürler, iyi çalışmalar…
Çok Teşekkürler Hayriye Hocam, sizden geçer not almak önemli.
Dilerim mimar olarak hayata atıldıklarında Datça’yı özel yapan bu yapı ve dokulardan feyz alarak meslek icra ederler de meslektaşlarının iskele mahallesine yaptıklarını yapmazlar.
Sizinle gezmiş olmaları da büyük şans.
uc senedir yazlari palamutbukun de yasiyorum ama sizin gezileriniz sayesinde datca yarimadasini cok daha iyi taniyor ve hayran kaliyorum .bu bir hizmet .ayaklariniza ellerinize gozlerinize saglik