Bacaları da çok güzel.
Dönerken aralık bir kapıdan öğlen yemeği yiyenleri görüp içeriye daldım, ne yiyorsunuz diye takıldım. Köy tavuklu pilav çok güzel görünüyordu.

Buraya gelinir de Sındı Kooperatifine uğranılmaz mı, hemen hemen hepimiz birşey aldık, ben iki kilo çiçek balı aldım.
Sındı’dan sonra durağımız Yaka köyü, Knidos Akademi’de durarak içeriye girdik, kimseler yoktu, her taraf kapalıydı. Tam karşıdaki dağda geçenlerde indiğimiz yeri arkadaşlara gösterdim.

Yaka Köyünden Çeşmeköy’e giderken Cumalı mezarlığı içindeki ilginç yapıyı görmelerini istedim. Kiliseyi andırır mimari öğeleri olan bu yapı cami olarak kullanılmış ama iki değişik mimari bölüm olması kafaları karıştırıyor.
Dikdörtgen kısımda mihrabı var, yerlerde kırık Marsilya kiremitleri görünüyor.
Ve Çeşmeköy’deyiz, Cumalı köyünün mahallesi. Akdeniz mimarisini yansıtan evler, ve ağa konağı bizi buraya çeken öğeler. Girişte eski bir yapı var, birkaç odalı, sabah bey Medrese olduğunu düşünüyorum dedi, kapısında arapça bir yazı var ama bana göre önemli birisine ait bir yapı veya resmi bir yer. Tabii gerçeğin ne olduğunu bilmiyorum.
Muzaffer Bey yine harika bir şey yapmışınız. Ellerinize sağlık fotoğraflar da anlatım da çok güzel, biz de sizinle gezmiş olduk. Çok çok teşekkürler, iyi çalışmalar…
Çok Teşekkürler Hayriye Hocam, sizden geçer not almak önemli.
Dilerim mimar olarak hayata atıldıklarında Datça’yı özel yapan bu yapı ve dokulardan feyz alarak meslek icra ederler de meslektaşlarının iskele mahallesine yaptıklarını yapmazlar.
Sizinle gezmiş olmaları da büyük şans.
uc senedir yazlari palamutbukun de yasiyorum ama sizin gezileriniz sayesinde datca yarimadasini cok daha iyi taniyor ve hayran kaliyorum .bu bir hizmet .ayaklariniza ellerinize gozlerinize saglik