Karşıda Murdala koyu, yapılaşma buralarda da dikkati çekiyor. Bu kıyıları gezerken içinizden gelecekte bu güzel yerleri neler bekliyor demeden edemiyorsunuz. Sizlerle hep güzel manzaraları paylaşıyorum, bir de son yıllarda ortaya çıkan bir başka Datça var. Yarımada’nın en ilginç doğasının bulunduğu kıyılara geldik, tropikal bir iklim ve bitki örtüsü kendini gösteriyor. Selahattin kaptan telefonuyla uğraşırken buzdolabının üzerindeki saksıdaki fesleğen akşam güneşiyle parlıyordu.
Bozdağ’ın uzantıları kıyı boyunca devam ediyor. Mersincik adaları geçiliyor, Mersincik önlerinde bir balıkçı teknesi ağlarını bırakıyordu. Gördüğümüz birkaç balıkçıdan başka denizlerde kimsecikler yoktu.
Bu sahildeki en ilgi çekici manzara Merdivenli’de var; dar, derin bir vadi, güzel bir kumsal, ilginç şekilleri olan kayalar.
Gelin taşını geçerken fotoğrafını çekiyorum, bu gibi taşlara gelin taşı deniyor, birkaç yerde daha var. Akşam güneşi dağların arkasından teknemize vuruyor. Yazın güneş Kos adasının arkasından batıyordu, şimdi yavaş yavaş Knidos tarafına doğru batıyor, ocak ayında Mesudiye ve Palamutbükü’nden batışı görülecek.
Mersincik – Karaköy arasındaki Karia yolu bu kıyılardan geçiyor, geçit vermeyen bitki örtüsünü bu patika yolla aşabiliyorsunuz. Ülkemizin en ilgi çekici parkurlarından, dışarıdan gelip, birçok yerde yürümüş arakadaşlardan bu sözleri duydum. Denize açılan derin, dar, gizemli vadiler, birçok yaban hayvanına ev sahipliği yapıyor.
Balıkçı Barınağı
Başladığımız gibi sakin bir havada Karaköy limanına geldik, en güzel havalarda bile bu denizler dalgalı olur, bugün çok sakindi. Güneş batmak üzereydi, Selo 1 Karaköy balıkçı barınağında demir atıp kıyıya yanaştı.
Benim için de değişik bir gün oldu, mavilerin içinde anılarıma gidip geldiğim güzel bir Datça günü. Bu topraklarda sadece bizim değil gelecek nesillerin de hakkı var, umarım gelecek nesiller de bu güzelikleri görme şansı bulurlar.