Limana girdikten kısa bir zaman sonra iskelenin ucunda bize doğru gelen Metin kaptan ( Aydın ) göründü, Selahattin kaptan’ın balıkçı arkadaşı, tekneye davet edilerek yiyecek ve içecek ikram ediliyor. Knidos’ta her konaklayışımızda Metin kaptan’a rastlamışımdır.
Metin kaptan medya dünyasında da tanınan bir kişi, saçı, sakalı ve başındaki şapkayla hemen dikkati çekiyor. Yazıköy’lü Ersoy ( Karakaş ) arkadaşım da Selahattin kaptana hoş geldin diyenlerden, yemek yerken güzel bir sohbet ortamı doğuyor. Ersoy iskeleye bağdaş kurup, sohbete katılıyor.
Bir ara Ersoy’un güneşe karşı bize bakarken bu pozunu yakalayıverdim. Saat 15.30 olmuştu, gidecek daha çok yolumuz vardı, demir alarak yola koyulduk. Fotoğraflardan da belli olduğu gibi çok güzel bir hava vardı.
Antik limandan çıkarken kayaların üstünde geçen yıl Ekrem arkadaşımla çıktığımız antik yapı görülüyor. Antik çağlarda burada limana giren teknelere yol gösteren bir fener olduğunu duymuştum. Knidos bu zamanlar ıssız, küçük tiyatro karşımızda. Açık denize açılırken Deveboynu Yarımadası topan bir ada görünümünde.
Kayalık sırtta surlar bulunuyor. Ege ve Akdeniz’in buluştuğu sulardayız, iki sevgilinin bulışması gibi birbirlerini kucaklarlar bu sularda. Deniz çok sakin, arkadaşlarım bugün yola çıkmakla iyi karar vermişler. Yürüdüğümüz tepelerin önünden geçiyoruz, o zaman tepelerden bu sulara bakmıştık. Arşipel denizi denen sular, bir teknemin adı Arşipel’di.
İçinde keçilerin barındığı mağaranın önünden geçiyoruz, mağaraya inmiştik, ilginç bir yerdi. Güneş tarafında hizamızdan bir kotra geçiyor, psrıldayan suların içinde silueti görülüyor. Kap Krio’nun en yüksek kısmındaki gözetleme kulesi de gördüklerimizden. Yıllar önce kullanılmış.