tekne turu

Bir Denizden Diğer Denize, Akdeniz’den Ege’ye…

mavilerin-icinde-8

Bu kısımlar balıkların da bol olduğu sular, Selahattin kaptan bu gibi yerlerden geçerken yakaladığı balıklardan, anılarından yol boyunca söz etti. Ve ilk balığımız oltaya geliyor, bu bir lamburta, bazı yerlerde lambuka da deniyor. Biz buralarda lamburta diyoruz, okyanus balığı, ağustos ayıyla birlikte bu sulardan geçerler, çokça yakalardık. Balığın yakalanışı monoton gezimize bir canlılık veriyor, Ali Koç misinayı dikkatli bir biçimde çekerek balık kepçeyle tekneye alındı. O sırada biraz ileriden bir balıkçı teknesi geçiyordu, Selahattin kaptan seslenerek selam verdi.

mavilerin-icinde-9

Divan Burnu geçildi, Yarımada’nın en çıkıntılı kısımlarından, yürüyerek te gelmiştim. Datça Limanından buraya iki saatte gelmişiz, kıyıyı takip ederek gelseydik bu zaman daha uzun olurdu. Bu burunlar balığın çok olduğu yerler ama  oltaya vuran olmadı, bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Kalamış burnu geçilirken yukarıda vadide Kalamış su değirmeni görülüyor, değirmen buradaki su kaynağından gelen suyla çalışıyormuş, su hala akmakta. Antik çağlarda da önemli bir kaynakmış, bazı yerlerde su yollarının izini görmüştüm,  Knidos’a kadar gittiği söyleniyor. Karia yolu da buralardan geçiyor, defalarca yürüdüğümüz yerler. Selahattin kaptan uzun yıllar bu sularda balık avladı, geçtiğimiz her yer hakkında bilgiler veriyor, şurada bir kayalık var, şurada şunu yakaladım gibilerden. Balık avcılığı konusu artık pek ilgimi çekmiyor, eskiden olsa bu gibi bilgileri beynimizin bir yerine not ederdik. Kerterizlerle dolu bir defterimiz hep olmuştur.

mavilerin-icinde-10

Kalamış koyu geçilirken oltaya takılan ikinci balık tekrar teknede hareketlenmelere neden oluyor, ben video çekeceğim derken, Selahattin kaptan balığı kepçeye alacağım derken, Rafet yine dikkatli bir şekilde misinayı çekiyor. Mahlıç ( Bu bölgede pamuğu andırır kayalar var ) geçildikten sonra Kap Krio görünüyor, Selahattin kaptan coşkulu bir sesle Knidos göründü diye seslendi.

mavilerin-icinde-11

Bağaltı koyunun önünde bir heykeli andıran kızıl kaya göründüğünde Aslanlı Burun’a yaklaşmış oluyoruz, Knidos Aslanı’nın kaidesi kayaların üzerinde görülüyor, 1850 li yıllarda İngiliz Charles Newton bu koydan aslan heykelini indirerek, tekneyle açıkta bekleyen İngiliz savaş gemisine götürmüş. Heykel British Museum’da sergilenmekte. Bütün bu kıyılar çeşitli zamanlarda arkadaşlarımla yürüdüğüm yerler, teknemiz hızla suları yarıp kıyıları bir bir geçerken o anlar  gözümün önünden geçip gidiyor .  Yaşadıklarımın bir bölümü Datça Detay sayafalarında arşivlenmiş durumda. Fotoğraflar ve o anları anlatan yazılar olmasa hiç yaşanmamış gibi, herşey çok hızlı yaşanıyor, geçip gidiyor.

knidos limanı

Kısa bir zaman sonra Deveboynu yarımadası ( Kap Krio )  görünüyor. Knidos antik limanına giriyoruz, yazın teknelerle kaplı iskele ve liman boş, görünürlerde kimsecikler yok. Bir arkadaş bizim geldiğimizi görünce koşup yardıma geldi, teknenin baş halatını iskeleye bağladı. Knidos’ta  birkaç kişinin dışında bir hareket yoktu. Deniz bugün fotoğraftaki gibi hep lacivert bir renkteydi, Knidos Limanı’nda mavi, yeşil değişik tonlar olurdu, bugün orası da lacivert tondaydı. Güneyden gelen dalgaların etkisiyle olabilir. Denizin böyle koyu tonda olması fotoğraf çekme isteğimi biraz köreltti.

Sayfalar: 1 2 3 4 5

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir