Eylül’de Bir Betçe Günlüğü

11 Eylül Cuma günü arkadaşım Ekrem İpek ile Betçe’ye gittik, oldukça bunalmıştım son günlerde, havalar bir yandan, diğer taraftan her gün aldığımız şehit haberleri, ülkemde yaşanan belirsizlikler bütün enerjimi, yaşam isteğimi alıp götürüverdi bir anda. Hiç bir şeyin anlamı kalmamış gibiydi, terörün hedeflerinden biriydi aslında bu yaşadıklarımız. Umutları yok etmek, insanları karamsarlığa düşürmek. İşte bu gezi biraz zorlamayla da olsa evden dışarı çıkıp, biraz da olsa kendimi toplamak içindi, arkadaşımla da uzun zamandır gezilere çıkamamıştık, bana eşlik ederek bu sayfalarımın oluşmasına destek verdi.

Birkaç gün esen kuvvetli rüzgar o gün kesiliverdi, oldukça sıcak bir hava vardı, ilk durağımız Knidos Akademi’de sanat çalışmalarını izlerken, sanatçı arkadaşlarla sohbet ederken sıcağın etkisini unutuverdik. Daha sonraki durağımız Knidos oldu, kum zambaklarını ve bu yılki kazı çalışmalarının sonuçlarını görmeye gittik. Bu gezimizde Knidos Akademi’de tanıştığımız Aslı ve Çağdaş arkadaşlar bize katıldı, daha sonra Yazıköy’de mola verdik, çayımızı içtik. Zaman öyle çabuk geçivermişti, eve geldiğimizde hava kararmıştı.

knidos akademi'de ressamlar

Knidos Akademi’ye geldiğimizde resim çalıştayına gelen sanatçı arkadaşlar resim ve heykel çalışmalarının başındaydı. Yasemin Sarı Bayer, Kocaeli üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim görevlisi, geçen yıl yine burada tanışmıştık, çalışması ve kendisi ile ilgili sohbet ettik.Yasemin hanım ” Biraz eklektik bir yapım var, resimlerimi ekspresyonist, sürrealist, Konstrüktivist bir yapıda çalışıyorum. Resimlerimde doğal formlar mimari, mekanik formlara dönüşüyor, . Ölmekte olan kuruyan yaprakları resmediyorum. Günümüzde birçok şey yok oluyor teknoloji egemen oluyor, ona dikkat çekmeye çalışıyorum ” dedi..

eylul-betce-4

Yasemin hanımın biraz ilerisinde tuvalini boyayan doğuş Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Bora Bayer,  sohbetimizde” Ben ışıkla ilgileniyorum, ışığın hayatımıza kattığı etkiler beni ilgilendiriyor. Işık değiştikçe doğada da değişiklikler oluyor ve muhteşem bir atmosfer ortaya çıkıyor. Resimlerime genellikle açık tonlardan başlayıp koyu tonlara doğru gidiyorum ” derken yan tarafta çalışan Yasemin hanım ben de sıcak tonlardan soğuk tonlara doğru gidiyorum diye seslendi.

Bora bey ışığı anlamak için doğada çalışmanın önemine değiniyor,” Işıkta gerçek renkler nedir, şekilleri nasıl olur, göz bunları nasıl görür ve hayatımızı nasıl etkiler ” gibi sorularının cevabını aramak lazım ”

eylul-betce-2

Hava oldukça sıcaktı, nemle birlikte sıcağın etkisi artıyor, ressam arkadaşların çalıştığı bu kısım Akademi’nin serin yerlerinden. Yasemin hanımın öğrencisi Gül Oğuz yağlı kağıtları tabloya yapıştırmakla meşguldü. Gül Oğuz, Kocaeli Üniversitesi resim bölümünden mezun olmuş şimdi aynı okulda resim ana sanat dalında yüksek lisansını yapıyor. Çocuksu bir tatla soyut ekspresyonist çalışmayı, doku ve lekelerle kolaj çalışmayı seviyor, yer yer akrilik boyalarla çalışmasını boyuyor, mavilerin içinde kırmızıları kullanmayı seviyorum dedi. Akdemisyen olarak kalmayı, atölye açmayı düşünüyor. Meslek lisesi grafik bölümünden Kocaeli Üniversitesine gelmiş. ” Çok fazla geometrik formlar yaptığım için onlardan da uzaklaşmak adına bu çeşit çalışmalar yapıyorum. Beyazı kullanmamayı çalışıyorum, kağıtla aydınlatıyorum. ” dedi.

eylul-betce-3

Esra Enis Kesicibilek hocalarının teşviki ile buraya gelmiş, Yasemin hanımın öğrencisi, güzel bir deneyim oldu diyor. Kocaeli Üniversitesi Resim Bölümü ikinci sınıf öğrencisi. İlk özgün çalışması imiş, daha önce öğrenmek adına röprodüksiyon çalışmaları yapmış, bu boyutta da ilk çalışmam, öğrenme aşamasındayım dedi. Esra arkadaş Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesinden Kocaeli Ünivesitesine gelmiş. Bu çalışmasında bir ağaç gövdesini soyutlamış, burada çalışması için model olacak çok güzel ağaçların olduğunu belirtti.

eylul-betce-5

Esra arkadaşı ilk gördüğümde yüzündeki kendine özgü farklılıklar dikkatimi çekti, Anadolu mozaiği bir güzellik. Selanik’ten başlayarak Van’a kadar giden bir karışım bu güzelliği beslemiş. Anadolu da öyle değilmiydi, bir çok kültür ve toplumun birleşmesi ile oluşmuş bir mozaik, dünyada bir eşi bezeri olmayan. Ama bu çeşitlilikten, farklılıktan rahatsız olanlar, özellikle batılı ülkelerin etkisiyle o mozaiğe balyozu vurduk, kıymetini bilemedik. Yine de bu mozaiğin harcı horasan harcı gibi, binlerce yılda öyle yapışmış ki hala direndiğini görebiliyoruz. Esra ve Gül arkadaşlarımız Akademi’de sergilenen tabloların önünde poz verdiler ve bu güzel, sıcak fotoğraflar ortaya çıktı. Her portre bir manzara benim için, kendine özgü iklimi, florası, göğü olan.

eylul-betce-6

Sanat zıtlıklardan doğar, yaşam da öyledir, doğa, farklılıklardan, çeşitliliklerden beslenir, devamını sürdürür. Bu coğrafyada farklılıklardan rahatsız olan bir düşünce egemen olmak istiyor, gençliğimizde, çocukluğumuzda bu topraklarda çok daha farklı bir hoşgörü ve saygı vardı.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6

3 yorum

  1. Elinize, ayağınıza, yüreğinize sağlık…

    ”datcadetay” ı iki yıldır, hemen her gün okuyor, özenle takip ediyorum. Hasretini çektiğim topraklarımın güncel görüntüleri eşliğinde neşrettiğiniz yazılarınız, biraz olsun özlem giderip yaşama sevincimi tazelemem için bana güç veriyorlar; size ne çok müteşekkirim bilemezsiniz.
    Ancak bu defa tam da yüreğimden yakaladınız beni; ”Anadolu Mozaiği” hakkında ki düşüncelerinizle can evimden vurdunuz sanki; artık sessiz kalamadım…
    Muhterem hocam; sağ olun, var olun; elleriniz dert, ayaklarınız yorgunluk ne bilmesin ve gönlünüz her daim böyle yüce olsun, sağlıcakla kalın…

  2. Yürekten geçen ama yalan dünyanın yalan vazifeleri gereğince bir türlü görüp, tadına varamadığımız yerlere ait bu sunumlarınızı ilgi ve özlem ile takip ediyorum. Ömrünüze sağlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir