Dalgalar yavaşça sahile vurup köpüklerini bırakıyorlardı.
Çiftlik Koyu’nun diğer ucuna doğru manzaralar daha bir değişik, bu arada şimşekler görünüyor, gök gürültüsü gelen bir yağmuru haber veriyordu, tepenizde gök gürlerse yağmur kaçınılmazdır çoğu kez ve çok da uzun sürmez gelişi. Yanımda çöp poşetlerinin en büyük boylarından bir tane vardı, beni ve makinamı rahatlıkla korurdu, o yüzden rahattım. Hafif oluyor, sırt çantasında mutlaka bir tane bulundururum. Arkadaşımsa yağmurda biraz ıslanmak isteyenlerden.
Yeşil dalların içinde kırmızı zakkum çiçekleri, arkada mavi bir fon. Buralardan yüzlerce kompozisyon çıkarmak mümkün, Datça’da artık fotoğraf çekebildiğim çok az yer kaldı. Sevgi yolu, Kumluk, Taşlık yolu, Kent park. Diğer taraflara bakma, üst üste binmiş gibi bir yapılaşma. Maalesef ben hep güzelliklerin peşinde olduğum için o yönleri ihmal ediyorum. Yine de zararın neresinden dönsek kazançtır diyorum ama..!
Koyun bu ucunda şemşiye ve şezlonglar kalabalık, buralarda cafe ve lokantalar var.
Burada dikkatimi çeken sahildeki bu tortul kayalar oldu, bunlar binlerce yılda oluşmuş katmanlar. Kızlan sahillerinde de vardı bir zamanlar, iş makinalarıyla kırıp temizlediler, ilk çektiğim fotoğraflarda görünüyorlardı. Burada dokunulmamış olmaları gerçekten ilgimi çekti. Sahil boyunca devam ediyorlar.
Denizde yüzenler vardı.
Muhteşem güzel çok beğendim ellerinize sağlık