Derenin başında torunuyla ördeklere yem atan bir arkadaş var, onlarla manzara daha da güzelleşiyordu. Kışın dağlardan gelen yağmur sularının denizle buluştuğu dereler. İki yıl önceydi sanırım, çok kuvvetli bir yağmurda Aktur’u da sular basmıştı hatırladığım kadarıyla, yağmurun sabahında Marmaris’e gitmiştim. Dereler böyle zamanlarda can kurtaran simidi gibi, kentler kurulurken, genişlerken onların yaptığı görev hep gözardı edildi. Denizle irtibatı kesilmiş derede büyükçe kefal balıkları ördeklerle yan yana yüzmekteydi. Başka bir yerde olsa bu balıkların ömrü çok kısa olurdu sanırım. Bu gezimde de videolar çektim, bunları kısa bir film haline getirip, paylaşıyorum. Youtube kanalımda ve websitemdeki Datça Videoları sayfamda. Datça’yı değişik açılardan tanıtan çalışmalar.
Biraz ilerideki cafede oturanlar var, sanki boğazdan bir köşe.
Biz yürürken yanımızdan birçok bisikletli geçti, her yaştan kişiler, burada ya yürüyeceksin ya da bisiklete bineceksin. Vasıtaların sesi, gürültüsü yok. Modern, çağdaş bir kentte olması gerekenler bana göre, bu görüntüleri Datçamızda da görmek isterdik ama maalesef, araba dururken bisklet te nesi, gülerler adama. Birbiriyle bütünlük taşımayan binalarla dolu bir kent ortaya çıktı, bu durum Reşadiye’ye doğru hızla yayılıyor. 1985 yılında Datça’ya geldiğimizde bahçeli evler vardı, sonra imar değişiklikleri bu görüntüleri ortaya çıkardı, ileride nasıl yanlış yaptıklarını daha iyi anlayacaklar, onlar anlayamasa bile çocukları, torunları bu yapılanların sonuçlarını yaşayacaklar. Bugün birçok avrupa kentinde şehir içi ulaşım bisiklerle yapılıyor. Prensleri, başbakanları bisikletlerin üstünde görüyoruz. Bunun için güvenli bisiklet yolları gerekir, bizde bisikletten vazgeçtim yaya yolu yok, birçok yerde yola inmek gerekiyor. Ekonomik, sağlıklı, hava kirliliği yok.
Yol boyunca birkaç harıp ağacı gördük, bu ağaçlara hayran olduğumu izleyenlerim bilirler, resim için yaratılmışlar sanki, estetik bir görüntüleri oluyor. Artık lodoslu havalarla birlikte kayıkları güvenli bir yere çekmek lazım.
Çok mu zor, bu güzellikleri insanlara yaşatabilmek, biraz ilkeli bir duruş, biraz estetiğe, biraz yeşil alanlara önem vermek yeterli. Burası her yönüyle örnek alınacak, sade, temiz, ruhu dinlendiren bir yerleşim. Kurallara herkes uyuyor. Masal dünyasındaymış gibi yürüyorsunuz, yolumuz üzerindeki evlerde sabah kahvaltısı yapanlarla, sohbet edenlerle karşılaşıyoruz.
Her yerde bisiklet, kapalı, sakin bir hava var, gezinmek için güzel bir zaman.
Muhteşem güzel çok beğendim ellerinize sağlık