Eksera deresi yürüyüş olarak kısa bir mesafe olarak görülebilinir ama burayı geçmek bayağı zaman alıyor. Bir zaman geliyor ne dereden, ne yamaçlardan yürüyebiliyorsunuz. Kaya yapısı kızıl renkte, ufalanan bir tür, Yarımada’nın bu kısımlarında bu tür kayalar yaygın. Yamaçlara tırmanırken tuttuğumuz, bastığımız yerlere çok dikkat etmek gerekiyor, büyük bir kaya da olsa fazla güvenmemeli. Arkadaşlarımla Eksera Deresini geçtiğimiz günlerden kalma bir fotoğraf, kasım ayının ortaları idi.
Vadiler derinleştikçe, aşılmaz kayalıklardan geçerken acı veren Datça Hurması dallarının ve dikenli sarmaşıkların arasından geçmeniz gerekiyor. Diğer dereleri sular akarken yürümüştüm, inanılmaz güzel şelaleleri geçmiştik. Bu derede öyle bir zamanda hiç bulunmadım, yağmurlu havalarda bu derelere gelmek tehlikeli. Buralardan çok kuvvetli suların aktığını kayaların durumunu görünce anlıyorsunuz.
Dere sarp arazilerde sık bir bitki örtüsüne sahip, kızılçam ağaçları yayılmacı ağaçlar olarak palmiyeleri boğmuş durumda görülüyor. Makiler de bu kısımlarda bitki örtüsünü sıklaştırmakta.
Yüksek kayalık, derin vadilerde Datça Hurmaları sıklaşıyor, kalabalık gruplar halinde, Eksera deresinde diğer vadilere göre ağaçları daha sağlıklı gördüm. Kuzeyden vadiye gelen hava akımıyla ilgili olabilir. Bu kısımlarda boyları oldukça uzun, gövdeleri ince, ben bu durumun güneş ışığını almak için olduğunu düşündüm.
Derede yolumuza devam edebilmek için sarp kayalıkları tırmandığımız anlardan, zaman zaman oldukça tehlikeli araziler karşımıza çıktı.
Derenin bazı kısımlarında orman üzümü ( böğürtlen ) sıkça karşımıza çıkan bitkilerden, dereyi kapatmış durumdalar, yamaçlardan geçme imkanı bulursanız tırmanıyorsunuz yoksa bu fotoğrafta olduğu gibi bu dikenli bitkilerin içine dalmanız gerekiyor. Arkadaşımda olduğu gibi bu doğada koruyucu eldivenler iyi oluyor.
pazar günleri ypılacak gezilerinizde yabancı kabul eder ve bir iki gün önceden gün saat ve toplantı yeri bildirebilirseniz memnun olurum.muğla merkezden geleceğim..sağolun…