Açıklarda birkaç tane yük gemisi demirliydi, Datça’da bunun anlamı yakında kuzeyden bir fırtına gelecek demektir, gemiler fırtına geçinceye dek burada kalırlar. Onbeş dakika kadar burada fotoğraf çektik ki hava aniden karardı, kuvvetli bir yağmur geliyorum der demez arabaya koştuk ve ilk damlalarda kendimizi içeriye attık. Sert bir yağmur başladı.
Kızlan köprüsünü geçtikten kısa bir zaman sonra dikiz aynasında gök kuşağını gördüm, içim cız etti, yağmur da bayağı hızlıydı. O gün gittiğimiz yerlerde karşılaştığımız kişiler fotoğraf çektiğimizi görünce biraz önce gök kuşağı vardı gördünüz mü diye sordular, maalesef karşılaşamamıştık. Şimdi arkamda bütün güzelliğiyle duruyordu ama bagajdan makinamı almak bile ıslanmak demekti. Sonunda duygularıma esir düştüm, makinamın ve kendimin ıslanmasına aldırmadan gökkuşağını fotoğrafladım. Fotoğraf çekerken arka arkaya arabalar geçti, ne düşünmüşlerdir acaba diye içimden geçirdiğim oldu.
Ocak ayı içinde fazla fotoğraf çekecek zamanım olmadı, fırtına, yağmur derken. Yirmi ocak tarihinde arkadaşımla buluşup Betçe’ye doğru yola çıktık, badem çiçeklerine rastlamak umuduyla. Ama o ne soğuk bir havaydı, arkadaşım da ben de Mesudiye manzarasına bakan tepede durup, dışarıya çıktığımızda şaşırdık, ne zamandır bu yörede böyle bir havayla karşılaşmamıştık.
Marmara’ya, Trakya’ya kar yağıyordu da havası bize kadar geliyormuydu ne, Marmara havası bazen buralara kadar etki eder, kuzey – batı’dan sert rüzgarlar eser. O gün gökyüzü de tam kış havasını yansıtıyordu, bizim buralarda görmeye alışık olmadığımız. Yazıköy’e kadar gittik ama fotoğraf çekilecek gibi değildi, ağaçlar yapraklarını dökmüşlerdi. Dışarılarda da kimseler yoktu.
Çeşmeköy yolundan Palamutbükü’ne geldik, geçmişte bademleri ilk fotoğrafladığımız yerlerden, görünürde ne bahçelerde ne ağaçlarda çiçek yoktu. Palamutbükü’ne geldiğimizde lodoslu dalgaları görünce biraz şaşırdım. Soğuk hava genelde kuzeyden gelir, rüzgar burada oldukça soğuk esmekteydi. Renkler karakışın renkleri, tam bir kış havası, birkaç fotoğraf çekerek Mesudiye’doğru yol aldık.
Gökyüzü buzlu bir camın ardında gibi mavi, gri bulutlarla kaplıydı, bulutlar paralel bir şekilde uzanıyorlardı. Kasvetli bir atmosfer vardı.
Bir kaç haftadır her gün siteye girip bakıyordum.Yeni bir sayfa yok .Sebebini merak etmiştim .
Meğer soğuklarmış. O kadar olsun.Bizi Datça’sız bırakmayın.
Ne güzel anlatmışsınız,keyifle okudum.Sağolun.
Açıkcası hayal kırıklığına uğradım. Güzel yazı olmuş. Taş bina olan evin tadilatını yazın bitiremedim 15 tatilde bitiririm dedim. 15 tatilde bu soğuk havayı hesaplamamıştım. 2019 16 0cak- 6 şubat arası da çok soğuk muydu ?
Kış günleri hiç belli olmaz bazen ocak’ta baharı yaşarız, genellikle yağmur olur.
Valla helâl olsun sana, en çok gidip görmek istediğim yeri herşeyiyle en ince detayına kadar anlatmışsın.
Kaz dağları merakımızdan emekli olduğum 3 yıl boyunca Edremit te yaşadım.Buradan neresi daha iyi olur dediğimde Datça fikri beynimde oluştu kış buralarda yanan kömür kazanları ile havayı çok kirli yapıyor.Termal var diye geldik ama daha çok kömür yanıyor.Datça İskele mahallesinde bir dublex buldum deniz manzaralı 130 metre kare 740 bin istiyor sahibi normal 3 katlı bir apartmanın çatı katını piyespi yapmış.Fiyat abartılımı ? bilgi verebilirmisiniz…
Bu konuda bir bilgim yok emlakçılardan öğrenebilirsiniz.