Dağlarda Zor Anlar – Sındı – Mersincik Yürüyüşü

13 Nisan pazar günü arkadaşım Ekrem İpek ile Sındı’dan Mersincik’e yaptığımız yürüyüşte  Datça Yaban doğasının patikalarına attık kendimizi. Artık havalar ısınıyor, bu tabiatın içinde yürümenin bazı sakıncaları var bunları sayfamın devamında göreceksiniz. Bu yürüyüş bizim için derslerle dolu, yeni tecrübeler kazandığımız bir yürüyüş oldu. Geçit vermez bir doğada ben bir kaza geçirdim, bunun da etkisiyle tek geçiş yeri olan  yolu kaybettik, bu zor anlarda yaşadıklarımızı,  aşılmaz bir doğayla amansız mücadelemizi göreceksiniz.

sindi-mersincik-1

Yıllardan beri aklımda olan bir parkuru denemek istiyordum,  burada yürüyecek bir arkadaş bulamadım, rehberlik edecek kişileri aradığımda da yollar kapanmıştır, yıllardır oralardan kimseler geçmiyor gibi sözlerle karşılaştım. Bir yıldır Datça yaban doğasının en sert vadilerinde, dağlarında yürüyoruz ama buralar bir başka, burada yürümek deyince içinizin ürpermemesi çok zor.  Bugün bir keşif yürüyüşü yapmaktı amacımız. Sındı köyünde arabamızı bırakarak köyün içinden bu vahşi doğaya uzanan vadiye girdik. Buradan birkaç sene önce grup arkadaşlarımla yürümüştüm, Mersincik’e gitmiştik. Rehber olarak Sındı köyünden Ali Acar bize yol göstermişti. Bugün planımızda Mersincik’e gitmek yoktu, Merdivenli’ye giden yolu bulabilirsek bir deneme yapacaktık.

sindi-mersincik-2

Yolumuzun üzerinde şemşiye gibi açılmış bir harıp ağacı.

sindi-mersincik-3

Vadinin kenarında düzgün bir patikadan gidiyorsunuz, yamaçlar, dağlar ağaçlarla kaplı. Miss gibi çam kokusunu içine çekerek yürüyorsunuz.

sindi-mersincik-4

Yolun ortasında bir taş vardı, dilek taşı dedim, Ekrem arkadaşıma üzerine oturup bir dilek tutmasını istedim ve o dileğini tutarken fotoğrafını çektim. Tabii dileğinin ne olduğunu bilmiyorum, söyleyecek oldu ama olmaz dedim, dileğin tutarsa bana söylersin, yoksa gerçekleşmez. Ama o kendisi için birşey istemez ki, kızı için, sevdikleri için birşey dilemiştir

sindi-mersincik-5

Güzel bir nisan günü, yürümek için de hava güzel. Herşey çok güzel başlamıştı.

sindi-mersincik-6

Vadiden yukarıya doğru çıkıyorsunuz, yavaş yavaş rampa yükseliyor. Geride Sındı köyü ve vadi görünüyor.

sindi-mersincik-7

Dediğim gibi her taraf orman, buralardan yürüyenler dikkatli olmalı, sigara falan içilmemeli, neden söylüyorum, maalesef bazıları bu gibi yerlerde bile sigara içebiliyorlar, buna şahit oldum. Uyardığın zaman da seni gıcık biri diye nitelerler. Küçük bir dalgınlık kötü sonuçlar doğurur.

9 thoughts on “Dağlarda Zor Anlar – Sındı – Mersincik Yürüyüşü

  • 15 Nisan 2014 tarihinde, saat 01:29
    Permalink

    Bu parkuru rehbersiz yürüdüğünüze çok şaşırdım.Sındıdan eski muhtar Mustafa Durdu, Talat Usul gibi bu dağları iyi bilen Sındılılar rehberliğinde herkesin elinde tahra Merdivenliye ve oradan da Mersinciğe 6 saatte geldik. Dereye indikten sonra Garadayının defne taşıma tel rayları çok yaratıcı taşıma tekniği olmakla beraber bize de tırmanma ve iniş için çok yardımcı oldu. Bitane çok büyük yaban geyiği boynuzu bulmuştuk. Ama ikinci yürüyüş yolu öğrenince 5 saat bile sürmedi.

    Yanıtla
  • 15 Nisan 2014 tarihinde, saat 10:08
    Permalink

    hocam öncelikle geçmiş olsun, güncenizi okurken orada olasım geldi.keşif yürüyüşlerinin keyfini bilirim.Doğayla başbaşasınızdır ve her an yeni bir şeyle karşılaşmanın heyacanı içindesinizdir.hele o şeyi gören bir kaç kişiden biriyseniz.kaybolmak bu işin doğasında var.İşin tuzu biberi.işaretlenmiş, kaçıncı defa yürüdüğünüz bir parkuru tekrar yürümekte birşey ama bu deyil.geçen hafta yürüdüğüm özel parkurda dağ keçilerini görüp izleyince bir çift kekliğin uzunca bir süre yürüyüşünü izleyince ne kadar şanslı olduğumu anladım.Bir çok yürüyüşünüzü unutacaksınız ama bunu hep hatırlayacaksınız.nice yürüyüşlere.

    Yanıtla
  • 15 Nisan 2014 tarihinde, saat 10:27
    Permalink

    hocam geçmiş olsun.tehlike atlatmışsın.selamlar

    Yanıtla
  • 15 Nisan 2014 tarihinde, saat 11:42
    Permalink

    Hocam geçmiş olsun.Sizi saygıyla selamlıyor ve doğa aşkını hiç kaybetmemenizi diliyorum.

    Yanıtla
  • 15 Nisan 2014 tarihinde, saat 21:56
    Permalink

    Muzaffer Bey,aman dikkat..Sağlık her şeyin başı.Bu güzellikleri sizden okumak güzel ama siz daha değerlisiniz.Selamlar.

    Yanıtla
  • 15 Nisan 2014 tarihinde, saat 22:34
    Permalink

    İtiraf etmeliyim ki böyle bir şey olacağını tahmin ederek sizin için endişe ediyordum. Geçmiş olsun. Yol kaybetmelerini önlemek için minik el GPS ‘lerinden kullanabilirsiniz. Gittiğiniz rotayı işaretliyor, geri dönmek isteyince o işaretleri takip ederek çıktığınız noktaya rahatlıkla dönebiliyorsunuz. Mutlaka biliyor veya kullanıyorsunuzdur ama ben yine de sizlerden heveslenecek olanlardan bilmeyenler varsa onlar için yazdım. Tekrar geçmiş olsun.

    Yanıtla
  • 17 Nisan 2014 tarihinde, saat 01:23
    Permalink

    süpersin hocam bu gün seslendim duymadın ben müdürümdeydim. geçmiş olsun birde yakadan gidelim.

    Yanıtla
  • 17 Nisan 2014 tarihinde, saat 20:35
    Permalink

    Muzaffer bey çok geçmiş olsun.

    Yanıtla
  • 31 Mayıs 2014 tarihinde, saat 19:43
    Permalink

    Sn.Muzaffer Özgen,

    Siz beni tanımıyorsunuz ama ben sizi internet sitenizde Datça ile ilgili yazdıklarınızdan ve çektiğiniz fotoğraflarınızdan tanıyor, çalışmalarınızı ilgi ve beğeni ile takip ediyorum. Ben ve eşim de İstanbul’a onca uzaklığına rağmen tatillerimizin olmazsa olmaz yeri Datça’nın sevdalısıyız. Doğa yürüyüşüne de meraklı olmamıza karşın gelişlerimiz yaz sıcaklarına denk geldiğinden sadece bol bol yüzebiliyor ve taşıdığımız bisikletlerimizle sabah serinliğini kaçırmadan Ovabükü-Hayıtbükü arasındaki asfalt yolda bir kaç kez gidip gelebiliyoruz topu topu. Sonrasında hemen deniz ve kaldığımız motelde (Melinda) keyifli bir kahvaltı.
    Daha fazlasını yapmak istermiydiniz diye sorsanız, hiç duraksamadan hem de nasıl derdim. Bu gelişimizde arabamın üstüne bir de kano koyup, Mersincik’e kadar arabamla indikten sonra sizin fotoğrafladığınız o muhteşem ıssız koylarda gezmek istiyorum. Ama yapabilir miyim bilmiyorum. Biraz kalabalık olacağız bu kez. İnsan grupla tatil amaçlı gelince kışın kendi başına tasarladığı pek çok şey hayal olarak kalabiliyor. Hele bir de yol yordam bilmeyince daha da zor oluyor her istediğini yapabilmek. Gelişlerimizde Sındı’ya da uğruyor, Ömer Bey’den (mutlaka tanırsınız Kooperatif Başkanı) nurlu bademlerimizi almadan dönmüyoruz. Sonrasında alıyor bir Datça özlemi işte sizin çok iyi anlayacağınız gibi bütün kış dinmeyen..!
    Yazımın başında da dediğim gibi internet sitenizde Datça ile ilgili yazıklarınızı ilgi ile izliyorum, 13 nisan günü geçirdiğiniz kazayı da bu sayede öğrendim. Kazadan bugün haberim oldu ve hemen bu satırları yazmamın sebebi de öğrenmekte geç kalmış olsam da “geçmişolsun” demektir.
    Aman ne olur kendinize çok dikkat edin de bir daha olmasın olur mu? O güzel satırlarınızı ve fotoğraflarınızı bizimle paylaşmayı hep sürdürün…
    Size sağlıklı mutlu keyifli nice Datça günleri, doğa yürüyüşleri diliyorum. Çok çok geçmişolsun!

    Hakan Kıyat

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir