dağlarda zor anlar

Dağlarda Zor Anlar – Sındı – Mersincik Yürüyüşü

sindi-mersincik-8

Yol bir zaman sonra daha daralıyor, çam ormanlarının yerini sık makiler alıyor ama patika yol hala düzgün bir şekilde belli oluyor.

sindi-mersincik-9

Bu arada birkaç çiçekle karşılaştık, bu yürüyüşümüzde inek memesi denen sarı kırmızı renkli bitkilerle çok karşılaştık. Bunları ben yıllar önce ilk gördüğümde galatasaray çiçeği demiştim.

sindi-mersincik-10

Ve artık yol tünel gibi bitkilerin içinden geçiyor, başka bir vadiye doğru iniyoruz. Yıllar önce buralardan geçtim ama insan devamlı geçmeyince unutuveriyor.

sindi-mersincik-35

Bir yerde patika yol karıştı, birkaç deneme yaptık yolun devamını bulamadık. Bu denemelerde geldiğimiz noktayı kaybetmemek için cebimdeki beyaz çaput parçalarını kullandım, dallara bağlıyarak yönümüzü kaybetmeyelim diye.  Buralarda kaybolursanız geriye dönemeyebilirsiniz, döner durursunuz, öyle sık bir makilik ki, hiç bir yer görünmüyor.

sindi-mersincik-11

Birkaç denemeden sonra patika yolu bulduk, yol vadiye iniyordu. Sındı köyünde arabamızdan inerlen köylülerle karşılaştık, hoşgeldiniz dediler, Merdivenli’den bahsedince herkes birşey söyledi ama burada adres söker mi, her taraf birbirine benziyor. Bir badem ağacı var, oradam sağa dönün falan gibi açıklamalar, o badem ağacını bulmak çok büyük tesadüf olur herhalde.

sindi-mersincik-12

Datça yaban doğasının toprakları, birçok yaban hayvanının da yuvası. Rehbersiz ve iki kişi olmak doğal olarak bizim aleyhimize olan birşey. Bugün dedim kendimizi sınayacağız.

sindi-mersincik-13

Mersincik’e giderken mola verdiğimiz su kaynağı, buralardaki tek kaynak, çok az bir su akıyor, yazın akıyor mu bilmem. Yaban hayvanları için bulunmaz bir yer, sabah erken saatlerde ve akşam üzeri sürprizlerle karşılaşılabilinir. Bu doğada rehbersiz, buraları bilen biri olmadan yürümek çok riskli.

Sayfalar: 1 2 3 4 5

9 yorum

  1. Bu parkuru rehbersiz yürüdüğünüze çok şaşırdım.Sındıdan eski muhtar Mustafa Durdu, Talat Usul gibi bu dağları iyi bilen Sındılılar rehberliğinde herkesin elinde tahra Merdivenliye ve oradan da Mersinciğe 6 saatte geldik. Dereye indikten sonra Garadayının defne taşıma tel rayları çok yaratıcı taşıma tekniği olmakla beraber bize de tırmanma ve iniş için çok yardımcı oldu. Bitane çok büyük yaban geyiği boynuzu bulmuştuk. Ama ikinci yürüyüş yolu öğrenince 5 saat bile sürmedi.

  2. hocam öncelikle geçmiş olsun, güncenizi okurken orada olasım geldi.keşif yürüyüşlerinin keyfini bilirim.Doğayla başbaşasınızdır ve her an yeni bir şeyle karşılaşmanın heyacanı içindesinizdir.hele o şeyi gören bir kaç kişiden biriyseniz.kaybolmak bu işin doğasında var.İşin tuzu biberi.işaretlenmiş, kaçıncı defa yürüdüğünüz bir parkuru tekrar yürümekte birşey ama bu deyil.geçen hafta yürüdüğüm özel parkurda dağ keçilerini görüp izleyince bir çift kekliğin uzunca bir süre yürüyüşünü izleyince ne kadar şanslı olduğumu anladım.Bir çok yürüyüşünüzü unutacaksınız ama bunu hep hatırlayacaksınız.nice yürüyüşlere.

  3. Hocam geçmiş olsun.Sizi saygıyla selamlıyor ve doğa aşkını hiç kaybetmemenizi diliyorum.

  4. Muzaffer Bey,aman dikkat..Sağlık her şeyin başı.Bu güzellikleri sizden okumak güzel ama siz daha değerlisiniz.Selamlar.

  5. İtiraf etmeliyim ki böyle bir şey olacağını tahmin ederek sizin için endişe ediyordum. Geçmiş olsun. Yol kaybetmelerini önlemek için minik el GPS ‘lerinden kullanabilirsiniz. Gittiğiniz rotayı işaretliyor, geri dönmek isteyince o işaretleri takip ederek çıktığınız noktaya rahatlıkla dönebiliyorsunuz. Mutlaka biliyor veya kullanıyorsunuzdur ama ben yine de sizlerden heveslenecek olanlardan bilmeyenler varsa onlar için yazdım. Tekrar geçmiş olsun.

  6. süpersin hocam bu gün seslendim duymadın ben müdürümdeydim. geçmiş olsun birde yakadan gidelim.

  7. Sn.Muzaffer Özgen,

    Siz beni tanımıyorsunuz ama ben sizi internet sitenizde Datça ile ilgili yazdıklarınızdan ve çektiğiniz fotoğraflarınızdan tanıyor, çalışmalarınızı ilgi ve beğeni ile takip ediyorum. Ben ve eşim de İstanbul’a onca uzaklığına rağmen tatillerimizin olmazsa olmaz yeri Datça’nın sevdalısıyız. Doğa yürüyüşüne de meraklı olmamıza karşın gelişlerimiz yaz sıcaklarına denk geldiğinden sadece bol bol yüzebiliyor ve taşıdığımız bisikletlerimizle sabah serinliğini kaçırmadan Ovabükü-Hayıtbükü arasındaki asfalt yolda bir kaç kez gidip gelebiliyoruz topu topu. Sonrasında hemen deniz ve kaldığımız motelde (Melinda) keyifli bir kahvaltı.
    Daha fazlasını yapmak istermiydiniz diye sorsanız, hiç duraksamadan hem de nasıl derdim. Bu gelişimizde arabamın üstüne bir de kano koyup, Mersincik’e kadar arabamla indikten sonra sizin fotoğrafladığınız o muhteşem ıssız koylarda gezmek istiyorum. Ama yapabilir miyim bilmiyorum. Biraz kalabalık olacağız bu kez. İnsan grupla tatil amaçlı gelince kışın kendi başına tasarladığı pek çok şey hayal olarak kalabiliyor. Hele bir de yol yordam bilmeyince daha da zor oluyor her istediğini yapabilmek. Gelişlerimizde Sındı’ya da uğruyor, Ömer Bey’den (mutlaka tanırsınız Kooperatif Başkanı) nurlu bademlerimizi almadan dönmüyoruz. Sonrasında alıyor bir Datça özlemi işte sizin çok iyi anlayacağınız gibi bütün kış dinmeyen..!
    Yazımın başında da dediğim gibi internet sitenizde Datça ile ilgili yazıklarınızı ilgi ile izliyorum, 13 nisan günü geçirdiğiniz kazayı da bu sayede öğrendim. Kazadan bugün haberim oldu ve hemen bu satırları yazmamın sebebi de öğrenmekte geç kalmış olsam da “geçmişolsun” demektir.
    Aman ne olur kendinize çok dikkat edin de bir daha olmasın olur mu? O güzel satırlarınızı ve fotoğraflarınızı bizimle paylaşmayı hep sürdürün…
    Size sağlıklı mutlu keyifli nice Datça günleri, doğa yürüyüşleri diliyorum. Çok çok geçmişolsun!

    Hakan Kıyat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir