Açıklarda dalgalıydı, koyun konumundan dolayı Hayıtbükü’nü fazla etkilemiyor. Kıble veya keşişleme gibi rüzgarlar burayı oldukça etkiler sanırım.
Fotoğraf çekimlerinden sonra biraz ilerideki Veziroğlu Pansiyon’a doğru yürüdüm, burada öğrencilerim var. Pansiyonda sadece Ajda vardı, herkes bahçede çalışmada, Özgen dolaşmaya çıkmış. Ajda’nın annesi Meral hanımın yaptığı tatlılardan tattım.
Arabama doğru giderken Özgen’le karşılaştık, bayramlaşıp, ayaküstü sohbet ettik..
Hayıtbükü’nden Ovabükü’ne doğru giderken Mihricem Butik Oteli işleten yürüyüş arkadaşımız Celal Eroğlu’na uğradım. Yol kenarındaki yerlerinde misafirler için sandalyeler ve masanın üzerinde semaver hazırdı. Bu arada yaşlı zeytin ağacının dibinde bu yılın ilk sıklemenlerini fotoğrafladım.
Celal arkadaş bahçede arkadaşlarıyla oturuyordu, bayramlaştık, sohbet ettik. Genç arkadaşlar doğanın içinde bu tür tesisleri yaşama geçirmeye başladılar.
Ovabükü’nde deniz dalgalıydı, fotoğraf çekmek üzere durduğumda bir bayan sırtında çantası, denizi izliyordu. Yürüyormuş, mola vermiş, sahilde kimsecikler yoktu. Denizin fotoğrafını çekerken bir araba durdu ve içinden öğrencim Sercan Akkaraca ile arkadaşları indi, bayramlaştık, tabii fotoğraflarını da çektim.
Güneşin dalgalar üzerinde oluşturduğu pırıltılarla manzara çok güzeldi, şuraya oturup, saatlerce duracaksın, herşeyden arınıp kalkarsın, öyle bir ortam.