Dere yatağını takip ederek yürüdük, çoğu köyde görmüşümdür yollar dere yatağından gidiyor. İyi ki de buradan gelmişiz biraz ilerideki bir tarla olduğu gibi dallama dediğimiz iri papatyalarla kaplıydı.
Dikkatlice aralarına girip fotoğraflar çektik. Dikkatlice diyorum yılanları bu sıralarda da ortalıklarda görenler oluyor.
Badem çiçekli yoldan Yazıköy’e yürüdük.
Ve defalarca yürüdüğümüz sokaklardayız, her mevsim ve günün değişik zamanlarındaki farklı ışık bu sokaklarda değişik fotoğraflar çekmemize neden oluyor. Yürüyen birileri, eşeğiyle tarladan dönen bir köylü, okul dağılışı gelen çocuklar, bu sokaklar onlarla daha güzel. Bazen öyle görüntülerle karşılaştım ki zaman içinde bir yolculuk yapıyormuşum gibi geldi.
Kumruların gezdiği dar sokaklardan geçerek Yazıköy’ün dar ana caddesine geldik tekrar, Knidos’a gidenlerin ve gelenlerin geçtiği sokak. Kadınlar kapının önünde oturmuşlar, sohbet ediyorlar, gelip, gidene bakıyorlar. Bu kapıda çokça fotoğraf çektim, bu kez de selam vererek yaklaştım ve fotoğrafınızı çekeceğim dedim, kararlı bir ses tonuyla. Bir araya gelmişssiniz ne güzel, hatıra olur diyerek. Bazen izin vermeyen veya fotoğrafının çekilmesini istemeyenler çok nadir de olsa olabiliyor, çek bakalım dediklerinde de bu fotoğrafı çektim. Onlar şanslı yaşlılar, sağlıklı nice yılları olsun. Elleri ayakları tutuyor, birçoğu kendi işini kendi yapıyor, yürüyecekleri, temiz hava alacakları, arkadaşlarıyla bir araya gelecekleri bir yerde yaşıyorlar, toprakla uğraşıyorlar, hareket ediyorlar.
Sokaktaki küçük lokantada her zaman olduğu gibi yemeğimizi yedik. Yemekli, ziyafetli fotoğraflar paylaşmam ama burada sade, basit yemeklerle bu mekanı tanıtmak istiyorum. Bu dar sokakta, küçük bir masada gelip geçeni izleyerek yemek yemek bizim için bir mutluluk.
Hocam yine fark atıyorsun.Çok güzel ifadelerle yüreğimizi coşturdun.