Tarihi yerleri , müzeleri gezerken , bir takım tanımları ve bilgileri bilmemiz gerekiyor. Bilgimiz olmazsa bir çoğunun dediği gibi taş parçası der çıkarız. Arkeoloji geçmişte yaşayan toplulukların bırakmış olduğu maddi kalıntıları keşfeden , çıkaran ve inceleyen bilim dalıdır. Bunu yaparken bir çok bilim dalıyla işbirliği yapar. Eserlerin kronolojik olarak tasnifini yaparlar bir kısmını müzelere gittiğimizde görürüz , yine arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan antik kentlere ait buluntuları yerinde gidip görürüz. Bunların bir kısmı yine arkeoloji yardımıyla restore edilerek o günkü durumları hakkında geniş bir bilgimiz olur. Knidos gibi antik kentlerde restore çalışmaları yapılmadığı için özellikle mimari eserlerin o günkü durumları hakkında hayalimizde canlandırarak bir şeyler oluşturabiliriz. Bunun için de oradaki mimari özellikler hakkında bir bilgimizin olması gerekir. Sanat Tarihi derslerinde insanlığın geçmişte bırakmış olduğu görsel (mimari-resim-heykel) sanatların tarih içindeki geçirmiş olduğu evrimi öğrenmiş oluruz. Bu fayfamda antik yerleri gezerken faydalı olacak antik tanımları vermeye çalışıyorum.
1. Sayfa: Antik, Tiyatro, Diazoma, Sahne binası, Orkestra, Kerkides, Bouleuterion, Anelemma duvarı, Odeion, Gynasium, Roma hamamları, Tapınaklar, Yunan mimarlığında nizamlar
2. Sayfa : Paye – Sütun arasındaki fark, Peripteros, Akropol, Apsis, Arşitrav, Tetrapylon, Cella, Agora, Stoa, Friz, Grifon, Keramik, Fibula, Tıp aletleri, Nekropol, Sunak, Temenos, Arkaik, Antik şarapçılık, Üzüm ezme teknesi, Pres altlığı, Anfora
3. Sayfa : Capital, Atrium, Alınlık, Akanthus, Stel, Lahit, Restore etmek, Rölyef, Mozaik, Fresko, Deformasyon, Stilize, Klasik eser, Megaron, Nymple, Eros, Kemer, Tonoz, Nef, Sarnıç
4. Sayfa Horasan harcı, Agrera, Musalar, Kireç taşı, Kermer, İsodom, Bojajlı duvar, Atribüt, Antik dönem tanrıları, Polygonal duvar, Mil taşı, Antik Yunan tanrıları, Medusa
5. Sayfa Aiol, Mypheion, Gladyatör, Pegasus, Kemer, Ekrem akurgal, Kyble, Kremasyon, Urne, Astothek, Restorasyon ve Konservasyon, Güneş Saati
ANTİK: Eski yunan ve Roma sanat eserlerine verilen ad.
TİYATRO
Antik bir roma veya yunan tiyatrosu birbirine benzer. Normalde tiyatrolar bir tepenin yamacına yapılırlar, oturma basamakları da bu yamaca uygun olarak yarım dairesel bir biçimde aşağı doğru iner. Diğer bir çeşit tiyatrolar Amfitiyatro’dur bazen normal bir tiyatro ile bunu karıştırdıklarını görüyorum. Amfitiyatroları klasik bir Yunan veya Roma tiyatrosu’ndan ayıran fark; düz bir alanda kemerler vasıtasıyla yükseltilen tiyatrolardır. Romalılar zamanında vahşi hayvanları ve gladyotörleri dövüştürmek için yapıldılar. Ülkemizde ben bugüne gelmiş bir kaç tane olduğunu biliyorum. En meşhuru Roma’daki Koleseum. Bu tiyatrolarda çoğunlukla ses en yukardakilere kadar duyulabiliyordu.
Bir Yunan veya Roma tiyatrosu 3 temel bölümden meydana gelir.
1-Oturma basamakları (Cavea veya theatron :seyircilerin oturduğu bölümün tamamı)
Yarım daire biçimindeki oturma basamakları merdivenlerle parçalara ayrılmıştır bu bölümlere Cunei deniyor. Efes antik tiyatrosunda diazomalar , mermerli panellerin olduğu kısımlar. ( 3 Diozomalı)
Diazoma: Oturma basamaklarını (cavea) yatay olarak bölen yürüyüş yolu. Normal bir tiyatroda iki tane diazoma olur, büyük tiyatrolarda üç diazoma vardır. En üstteki diazoma’nın sağ ve solunda çoğunlukla seyirci giriş ve çıkışları vardır. ( Parados )
Sahne binası (Antik adı Skene) : Oyuncuların oyunlarını oynadıkları kısım, bu kısım günümüze gelen tiyatroların bir çoğunda yıkılmış vaziyettedir.
Orkestra: Orkestra yarım daire biçimindeki kısımdır, koro burada bulunur, önemli kişilerin oturduğu yerler de burada bulunur.
Çine Alabanda tiyatrosunda orkestra yarım daireden biraz büyüktür. Bazılarında at nalı şeklinde de olabilir. Oturma basamakları da orkestranın biçimine uygun olarak sıralanır. Burada sahne binasından sütunlar ve duvarlar kalmış. Sahne binasının iki tarafında artistlerin girip çıkması için kapılar ve soyunma odaları bulunur.
Alabanda antik tiyatrosunda tiyatronun en üst kısmında sağ ve sol köşelerinde yer alan, seyirci giriş ve çıkışlarında kullanılan tonozlu kısımlar (Parados).
Kerkides: Antik yunan tiyatrosunda seyirci oturma yerlerini dikine kesen merdivenli kısımlar.
Bouleuterion (meclis binası) : Bouleuterion’lar kentler için önemli mekanlardı, devlet işlerinin tartışıldığı, görüşüldüğü bu yerler de fotoğraftaki Efes Bouleuteion da olduğu gibi küçük bir tiyatro biçimindedir. Yarım daire bir meydan ve buna uygun sıralanan oturma basamakları. Her yerde böyle günümüze sağlam gelmişini bulmak zor,çoğunun sadece duvarları kalmış. Efes’teki bu yapı aynı zamanda konserler için de kullanılmaktaydı.
Analemma Duvarı: Antik tiyatroların oturma basamaklarını ( cavea ) iki yandan sınırlayan büyük ve düzgün taşlarla yapılmış duvarlar. Gezdiğim antik kentlerdeki Analemma duvarlarının büyük bölümü Hellenistik dönemden kalmaydı. Fotoğrafta Knidos Küçük Tiyatro’nun batı analemma duvarı görülüyor.
Knidos Odeion
Odeion: Odeonlar müzik gösterilerinin yapıldığı, zaman zaman kısa oyunların da oynandığı tiyatroyu andıran daha küçük yapılar. Bazı yerlerde meclis toplantıları için de kullanılmışlardır ( Efes, Afrodisias )
Gymnasium: Antik çağda bedensel ve zihinsel etkinliklerin yapıldığı yapılar. O çağların okulları.
Stratonikeia’da çok büyük bir mermer gymnasium var. Anlaşıldığı kadarıyla açık bir avlu ve onun etrafında odalar bulunmakta. Üstü açık olan bu avluda spor faaliyetleri yapılırdı, küçük erkeklerle gençler ayrı bölümlerde çalışırdı. Kapalı mekanlar derslikler,soyunma odaları vediğer işler içindi.
Afrodisas Hamamı
Roma Hamamları
Roma’da hamamlar yıkanmanın yanında, sportif sosyo kültürel amaçlı kullanılıyordu, önemli bir yerleri vardı. Kölelerin çalıştığı fırınlarla ısıtılan hamamların zeminleri ve duvarları mermerlerle kaplıydı, tonoz ve kubbe örtü sistemleri kullanılmış. Fırınlardan çıkan sıcak hava döşemelerin altındaki yükseltilmiş boşluklara ve duvarlara döşenmiş dikey borulara göderilirmiş. Roma hamamlarında sıcak, ılık ve soğuk odalar yer alıyordu.
Tapınaklar: Antik çağlarda çok tanrılı bir din vardı, her toplum önemsediği tanrılar için tapınaklar yaptırırdı.Tapınak tanrının evi idi, tapınmak için içine girilemezdi , sella dediğimiz bölümde Tanrının heykeli bulunurdu. Yunan tapınak planı megaron dediğimiz dikdörgen planlı ege ev tipinden gelişmiştir.
Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi megaronların önünde bir dehliz vardır,önce buraya iki sütun, daha sonra tapınağın önüne 4 sütun,daha sonra tapınağın etrafına da sütunlar sıralanıyor daha sonraki dönemlerde bu sütun sıraları iki derken üç sıraya kadar çıkıyor. Sella dediğimiz dikdörtgen bölüm bütün tapınaklarda vardır, daha önce de dediğim gibi tanrının heykeli ve ona getirilen değerli eşyalar burada korunurdu.
Daha sonra çağlara ve bölgelere göre değişik mimari stiller gelişiyor. gezdiğimiz bir tapınaktaki mimari elemanlara bakarak onunla ilgili bir çok bilgiye sahip olabiliriz.
Yunan mimarlığında 3 çeşit nizam vardır.
Dor Nizamı- Peloponnes’de ortaya çıkmış , Güneybatı anadoludaki dor şehirlerinde etkisi olmuştur. Anadolu’da sağlam olarak günümüze gelmiş Dor tapınağı pek azdır. (Assos Behramkale)Tapınağa 3 basamaklı bir kaide ile çıkılır, sütunların kaidesi yoktur zemine doğrudan otururlar. Sütunlar yayvan çanak şeklinde bir başlıkla çatıya bağlanır. Sütunlar yukarıya doğru incelirler. Diğer nizamlara göre kaba sert bir görünüşleri vardır, Spartalıların gücü yücelten yapısına uygundurlar.
İyon nizamı- Bu nizam Anadolu’nun batı kıyılarında ortaya çıkmıştır. Dor tapınaklarına göre daha zarif bir görüntüsü vardır. 5 basamaklı bir kaidesi vardır, sütunların oturduğu bir altlık vardır,ince, uzun yivli sütunlar iyon nizamının özelliklerini taşırlar. Koç boynuzu şeklinde bir başlıkları vardır. Tabii farklılıklar üçgen alınlıklarda ve diğer elemanlarda da var ama en çok karşılaştığımız elemanlar; sütunlar, başlıkları, tapınağın temel kaidesi.
Korint Nizamı- Hellenistik dönemde ortaya çıkmıştır, Anadolu’daki bir çok tapınakta bu nizamı görüyoruz. İyon nizamının biraz daha süslü hali. Sütun başlıkları akantus yapraklarını andıran bir sepet şeklinde.