Hızırşah Pustular mevkiinden geçerken, yol kenarında çiçek açmış yabani armut ağaçları bizi durdurdu. Yağmur altında koyu renklerin içinde beyaz çiçekler çok hoştu, arka plandaki Kocadağ da kıvrımları ve renkleriyle tam bir tablo oluşturmuştu. Karşılarda Datça’ya doğru uzanan vadi de ayrı bir güzeldi. Aynı yerlerden defalarca geçersiniz ama her geçişinizde farklı renkler, farklı bir atmosfer vardır. Bu görüntüleri yakalamak bazen tesadüflerle olur bizimki emekle, çabayla olan türden.
Fotoğraflarım doğal renklerde, çekildiği gibi yayınlanıyor.
Biraz daha gidince karşılarda küçük bir gökkuşağı gördük, tam olarak ortaya çıkmamıştı, yine de bizi durdurmaya yetti.
Aynı anda güneyde Gökyer tepesinde de bir gökkuşağı görünüyordu. Yolun kenarındaki çiriş çiçekleri, sarı çiçekleriyle keçi boğanlar, karşılarda yeşil yapraklarıyla badem ağaçları fotoğrafını çektiğim hoş görüntülerdi.
Son olarak Hızırşah arazilerinde papatyaları görüntüleyerek gezimizi sonlandırdık, yağmur altında hoş bir gezi oldu. Yağmur bu doğaya ne çok yakışıyor, ne çok güzellikler ortaya çıkıyor, yaşayınca tanık oluyorsunuz. Datça’da baharın dolu dolu yaşandığı günler, yağan yağmurlarla tohumlar çiçeğe döndü, çimene döndü, çağlalar tezgahlara düşmeye başladı.