Palamutbükü’nde Datça Yerel Tarih Derneği başkanı Akın Pilavcı’yı ziyaret ettik. Eşi Sevim hanım hemen çayı demledi, çay demlenirken bahçeyi gezdik, bahçeme ekmek için sardunya çiçeklerinden dallar aldık. Çay demlendi, liman manzarasında Sevim hanımın harıp unu ile yaptığı leziz keklerden afiyetle yedik, giderken yanıma da aldım. Akın ağbiyle sohbete doyum olmuyor, bu yöreleri, kültürünü iyi bilen birisi ama zaman da ilerlemişti, hemen yakındaki Kurma dağına çıkıp fotoğraf çekmek istiyorduk.
Palamutbükü
Limanın batı tarafındaki dağa tırmanarak fotoğraflar çektik, böyle yağmurlu havalarda burada renkler ilginç oluyor, geçmiş yıllarda yağmur yağarken buradan çekimler yapmıştık. Tepeye doğru çıkarken yolumuz üzerinde laleye benzeyen kırmızı çiçekler bolca vardı, içlerinden bir tanesi turuncu renkliydi.
Flora sayfasında paylaştım, isimler latince olduğu için yazmıyorum, şakayık lalesi de deniyor, çok hoş görünüyorlardı. Çirişler de bu zamanlarda manzaralara güzellik katan çiçeklerden.
Kapalı havada yeşillerin, mavilerin arasında kırmızı çiçekler çok güzeldi, bize fotoğraflarını çekmek kalmıştı ama pek de iyi çekememişim.
Sağımızda, solumuzda birbirinden güzel manzaralar vardı, karşımızdaki Palamutbükü adası da bunlardan biriydi, yağmurlarla yeşillenmişti. Limanın yanındaki sahilde kumsala usulca dokunan dalgaları izlemek ve fotoğraflamak ta ayrı güzeldi.
Palamutbükü adasının arkalarında Yunan adaları da görünüyordu.