28 Ocak Tarihinde arkadaşım Ekrem İpek ile yine Betçe Yollarındaydık, yağmurlu bir hava vardı ama ne olursa olsun o gün evden çıkıp dolaşmaktı niyetim. Ocak ayı yağmurlu geçiyor, tabii yağmurlardan şikayet etmek değil niyetim, yağmur, bereket demek, bahar demek, çiçek demek. Kurak bir yaz geçiren bu topraklar için bu aylar yağmurlu geçmeli.
O gün Betçe Yolunda Hızırşah’a ayrılan yolun başında durarak çiçek açmış badem ağaçlarını fotoğrafladık. Yağmur güzel yağıyordu, bu anların da güzel bir tarafı var, elimde şemşiye birkaç fotoğraf çekebildim.
Çok güzel bir gün oldu, ummadığım kadar güzel, böyle gezilerime başlık atmak zor oluyor, bu gezimize yağmurla başladık, sonra ışıl ışıl bir güneş karşımıza çıktı ve bahar o büyük şölene doğru hızla yol alırken Knidos topraklarındaydık. Birkaç gündür ara vermeden yağan yağmurlar dağların sarnıçlarını doldurdu her yerden dereler akıyor, yukarılardan hızla denize koşan suların sesini dinleyerek o büyüleyici atmosferin sarhoşluğunda tepelerden Knidos’un güzelliklerini izledik ve sayfamın başlığına Yağmur, Güneş, Knidos ve Bahar dedim.
Hızırşah Kavşağında palamut ağacı, yağmura açmış kollarını, bugün hep böyle bir havayla karşılaşacağımıza inandırdı bizi.
Kasvetli havayı badem çiçekleri aydınlatıyordu, bu yolda bu zamanlarda sağlı sollu çiçek açmış bademler görürüz her yıl, erkenci bademler aynı anda yolu çiçekleriyle taçlandırırlar. Bu yıl biraz farklı oldu, bademlerin arasında bir anlaşmazlık oldu gibi, bazıları açtı, bazılarında çiçek ya yok ya da seyrek. Çiçekler meyvaya dönmekte.
Koyu tonların içinde beyaz çiçekler daha etkileyici görünüyorlar. Fotoğraf çekmek için çekeceğiniz nesneden çok çektiğiniz zaman, hava şartları çok önemli. Doğru zamanda, doğru yerde, o da gezmekle, değişik iklim ve zamanlarda fotoğraf çekeceğiniz yerde olmak demek. Denizlerde balık tutarken hangi mevsimde, zamanda hangi balğın nerede olacağını öğrenmiştik. Bu da onun gibi, hangi zamanda, nerede en iyi, değişik fotoğrafı çekebileceğimi tahmin edebiliyorum ve zamanında o bölgelere ulaşmaya çalışıyorum.
Rüzgarın durumuna bakarak Yarımada üzerinde nerede, nasıl bir iklim olacağını tahmin edebiliyorum, yürüyüş ve fotoğraf gezilerimi buna göre ayarlıyorum.
Çeşmeköy kavşağına yaklaşırken Horasan tepesinin yanında durduk, yağmur daha da hızlandı, gökyüzü iyice karardı. Şemşiyemizi alarak fotoğraflar çekmeye çalıştık.
Yazı’dan geçerken yağmur suları yolun ortasından küçük bir dere gibi akıyordu, burada yağmur yavaşladı. Knidos’a doğru yolumuza devam ettik, tahmin ettiğim gibi ilerisi pırıl pırıldı. Bağlarözü’ne bakan kayalarda fotoğraflar çektik. Biraz önce yağan yağmurdan kalan ıslaklık ve dallarda, yapraklarda parıldayan damlalar çok güzel görüntüler sunuyordu. Karşıdaki Yunan adaları net olarak görünüyorlardı.
Muzaffer bey anlatımlarınızla Doğa özlemimi gideriyorum. Ama biryandan da kıskanıyorum birazcık.Datça nın etkileyici harika doğasını bizlere betimlemeleriniz ve fotoğraflarınızla yaşattığınız için çok Teşekkür ederim. Sağlıklı mutlu bol fotoğraflı günler dilerim. Selamlar.