Temmuz’da Bir Doğa Yürüyüşü

antik yerleşimlerde yürüyüş

En son Karadağ tırmanışımızın dönüşünde buradan geçmiştik, Ekrem arkadaşımla. Çok zor bir yürüyüş olmuştu, ilk kez yaptığım bir şeydi; ayakkabılarımı, çoraplarımı çıkarıp suyla ayaklarımızı dinlendirmiştik. Yol Karadağ’a doğru gidiyor, şimdi yeni yollar açılmış rahatlıkla yürünüyor. O zamanlarda bitkilerle kaplı patikaları geçmemiz gerekmişti.

Antik duvar temelleri karşımıza çıkmaya devam ediyor.

geyikmuhar'da yalak

Yolumuz üzerinde Geyikmuhar var, buradaki su kaynağına bu ad verilmiş, muhar kaynak demek. Yıllar önceki yürüyüşümüzde buradaki yalak doluydu, şimdi kaynak tam anlamıyla kurumuş, nem bile yok. Adından da anlaşılacağı gibi yıllar önce geyiklerin dolaştığı araziler ( buralarda geyik diye dağ keçilerine deniyor sanırım ) Sağdaki vadide ve karşılarda genç, sık bir orman var, oralarda çok zorlu yürüyüşlerimiz olmuştu. Yaban doğası, bir zamanlar geyiklerin, ayıların göründüğü bir doğa. Domuz demiyorum, doğadaki denge yok olduğu için son yıllarda daha çok. Karakulak ta bu doğada yaşayan canlılardan. Benim bu çevredeki yürüyüşlerimden çıkardığım sonuç bu canlıların ( özellikle dağ keçilerinin ) Kocadağ, Yarıkdağ, Tülüdağ ile çevrili bu arazilerde dolaştığı şeklinde, izleri de zaman zaman gördüm. Şimdilerde bu dolaşımı yapamıyorlar, araziler çevriliyor, geçiş yerleri kapanıyor, insan baskısı artmış, açılan kuyular bu yöredeki kaynakları da tüketmiş durumda.

Yeni açılan yol Karadağ’a doğru gidiyor, biz sağ taraftaki yola saptık, her tarafta yollar var, birbirine çıkıyor. Yürüyüşe sıcak hava nedeniyle geç bir zamanda başladık, akşam karanlığına yakalanmamak iyi olur, şahsen ben yanımda her zaman kafa lambamı ve yedek pillerini taşırım, doğada ne olacağı belli olmaz. Sedat arkadaşım havanın kararmasına yakın buralardan geçiyormuş, domuzlarla birkaç kez karşılaşmış. Yıllar önce benim de bu bölgede domuzları görmüşlüğüm var, daha hava kararmadan yatak yeri dağlardan inmeye başlarlar. Sürüler halinde veya tek olarak. Dişiler sürü halinde yanlarında yavruları da olur, azılı dediğimiz erkekler tek gezer, oldukça kurnaz ve uyanıktırlar. Güvenli, yüksekçe bir yerde beklerseniz ilk önce seslerini duyarsınız, sonra açıklık yerlerden geçerken kendileri de görünür. Sıcak bunaltmıştır, deli gibi de susamışlardır. Su kaynaklarına doğru koşarlar, karanlıkla tarlalara yayılırlar. Şimdi incir zamanı, badem ağaçlarına da bayağı zarar veriyorlar.

datça doğasında akşam yürüyüşü

Yol aşağılara doğru daha da genişliyor, iki araba yan yana geçebilir. Ormanların kalbinden geçen yollar, herhangi bir durumda bu ormanara müdahale edebilmek için gerekli. Ormanların araları da temizlenmiş. Akşam güneşi yola vurmuş, karşıda Yarıkdağ görünüyor, geçen yıldı sanırım bir ara bu ormanlara dalmıştık istemeden, çıkıncaya kadar canımız çıktı, ağaçlar çok sıktı, makiler de etrafı sarmıştı.

Hızırşah tepelerinde küçük taşlarla oluşmuş yığınlara rastlarsınız, Hacettepesi, Maltepesi bunlardan, şimdi burada yol kenarında da var. Bu gibi yerlerde çukur kısımlarda rüyaya yatılıyor veya dilek tutuluyor. Rüya görülürse gelecekle ilgili yorumlar yapılıyor. Bu gibi durumlar çok eskiden yaşanılan şeyler, 50’li yıllardan sonra pek yapılan işler değil.

Sedat Hocam buralardan geçerken bu ormalık kısımların geçmişte köylülerce ekilen yerler olduğunu hep söyler, hatta onların da arazileri vamış.

çiçek açmış kapari

Yol birkaç kola ayrılıyor, biz Güvecin vadisi’ne giden yola giriyoruz. Buralardan çok geçtik, Domuzçukuru tarafına yürüyenler de bilir, Karia yolu buradan geçiyor, yol üzerinde işaretlerine rastlıyorsunuz. Sağ üstte çiçek açmış kapari bitkisi görülüyor, yerli halkın meyvalarını turşu, salamura şeklinde tükettiği bir bitki.

yürüyüş yapan köylüler

Pirenlik bölgesinde yola kırmızı bir toprak serilmiş o yüzden kırmızı bir renkte. Biz dönerken yürüyüş yapan köylülere rastladık. Köylerde artık birçok kişi düzenli yürüyüşler yapıyor. Kimi böyle doğayı seçiyor. Hızırşah’a giden yola girdiğimizde hava kararmak üzereydi. Her yerin bir ismi var, Sedat hocam baktığımız her yer için farklı bir isim söylüyor, birbirine çok yakın yerler. Karanlık, Harmanyeri, Kocaalan bunlardan bazıları. Herhalde arazileri ayırmak için böyle isimler verilmiş.

Yürüyüşümüzde sıcağı fazla hissetmedim, dönüşte Güvercin vadisinden sonra tatlı, serin bir rüzgar karşımızdan esmeye başladı. Hoş oluyor ama terliyken dikkatli olmak lazım. Köye girişte yol üzerinde yatan bir köpek vardı, Sedat arkadaşım bu bana hep saldırır sen bu tarafıma geç dedi, tam da yolun ortasında. Yaklaşırken tatlı bir ses tonuyla seslendim, konuştum. Yattığı yerden yavaşça kafasını bize çevirip baktı, hiç tepki vermedi, aferin aferin diyerek geçtik. Sedat arkadaşım şaşırdı, bu hep saldırırdı, konuşmanın faydası oldu diye. Ben bunu hep yaparım dedim ama tabii belli olmaz, laftan anlamayan da olur bakarsın. Birçok kişi tanıyorum köpek tarafından ısırıldı, geçen yıl yürüyüş arkadaşım da dahil. Hayvanları seviyoruz ama saldırgan olanlar insanı tedirgin ediyor. Bu gibi durumlar son yıllarda daha çok oluyor, herkes soğukkanlı olamayabiliyor. Yürüyüş yapanların ( şehir merkezi de dahil ) en büyük sıkıntısı bu maalesef.

Sedat Kaya İle Hızırşah Teraslarında

Sayfalar: 1 2 3

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir