Sındı Arazilerinde Yürüyüş
Eski bir yapının yanında duran dut ağacı dikkatimi çekti, o duvarlarla öyle güzel bir uyumu vardı ki! Eski ev oldukça düzgün taş işçiliği gösteriyor, sahipleri hayatta değillermiş. Bahçesinde kaynak sularının toplandığı havuz da duruyor. Datça\’da eski evlerin yanında çoğu kez bir dut ağacı vardır. İpekçilik o yıllarda yaygın olduğu için dut ağaçları önemliydi, ayrıca yapraklarını besi hayvanlarına yedirirlermiş.
Tam çalışma havası, sokaklarda kimseye rastlayamıyoruz, herkes tarlada, bahçede. Eski taş evin hemen yanındaki tarlada çalışanlarla konuşuyorum, evle ilgili bilgi almaya çalışıyorum. ağaçlar budanıyor, burada gördüğüm bazı ağaçlardaki zeytinler yerli zeytinlere göre iri idi, yabancı cins aşı yapılmış, İzmir zeytini dediler gibi aklımda kalmış, yemeklik zeytin.
Sındı merkezine indik, görünürde kimseler yoktu, kahvenin önünde oturanlar da yoktu, her geldiğimde birileri otururdu oysa. Sındılı teyze Hoşgeldiniz, kimlerdensiniz diye sorunca Sedat arkadaşım kendisine bilgi veriyor.
Sındı\’dan arabamı bıraktığım yere doğru yürüyoruz, bahçelerde çalışan bir kaç kişiye rastladık. Burada eskiden kıl çuvalla zeytin sıkılan bir yer var demişti Sedat arkadaşım, sorduklarımız orasının artık normal çalışan bir mengen olduğunu söylediler. Buraya gelişimizin bir amacı da yağ çıkarılan o eski usulleri görmekti.
Yolumuz üzerinde oldukça güzel eski bir taş yapı , daha önce ayrıntılı fotoğraflarını çekmiştim.
Sedat arkadaşım yanımızda duran kamyonun sahibi ile konuşurken arkadaş bize topladığı ahlat meyvalarından ikram etti, bunun gibisini bulamazsınız diyerek. Oldukça erginleşmiş ve büyüktüler ama ben sonuna kadar yiyemedim, çok çekirdekli oluyorlar.
Bize refakat eden köpek beni bayağı korkuttu, hep yolun ortasından gidiyordu, arabalar çok hızlı gidiyorlar. Biz arabamıza binerken o Zeytincik\’e doğru gitti.
Arabamızı bıraktığımız yerin karşısında antik bir depo, iki bölümlü. Işık ters olduğu için fotoğrafını iyi çekemedim.