İleride yapıları görünen Örencik\’e doğru yürüdük, yolumuz üzerinde bazı işaretler gördük, doğa yürüyüşü yapan kişilerce bırakılmış sanırım.
Bir çitlembik ağacı, bunlara Sakız ağacı dendiği oluyor, Flora grubundaki arkadaşlar sakız ağacı ile Çitlembik\’in farklı türler olduğunu belirttiler.
Ahlat meyvaları oldukça irileşmiş, Sedat arkadaşımın verdiği bilgiye göre eskiden ahlat meyvaları samanın içine bırakılarak olgunlaşmaları sağlanırmış, yörede şeker rahatsızlığına iyi geliyor diye biliniyor. Sağ üstte fotoğrafını çektiğim pinar peliti oldukça iriydi. Zor ve fakirlik yıllarında bunlardan un elde edildiği olurmuş.
Zeytinler de toplanma aşamasında.
Değirmenlerin olduğu tepeye çıktığımızdan bu yana bir teneke sesi geliyordu ben de traktöre taş falan yüklüyorlar diye düşünmüştüm. Meğer bu ağaca asılı tenekeden geliyormuş sesler. Karşısındaki ipe bağlı taş rüzgarda tenekeye vurdukça çıkan sesle domuz ve malaç denilen karga türü kuşların uzak durması sağlanıyor. Ne derece etkili oluyor bilmiyorum, çünkü hayvanlar zamanla olayı çözüyorlar.
Sedat arkadaşımın anlatığına göre;Geçmiş yıllarda tütün zamanı Milas, Söke gibi yerlere gidilirmiş, daha sonra Pamuk zamanı başlarmış. Bu yörelerden Milas\’ta okuyan bir çok kişi duymuştum, bazılarının aileleri de onlarla birlikte gidip orada çalışırmış. Balcılık olarak o yıllarda karakovanlar varmış ve pek gelir getirmezmiş. Şimdi yörede balcılık önemli bir geçim kaynağı, bir çok kişi diğer tarım çalışmalarının dışında balcılık da yapıyor. Yörede okuma oranı yüksek, bunu da o zamanki imkanların iyi olmamasına bağlıyorlar, iyi bir gelecek için okumaktan başka çare yokmuş.
Eskiler ambarında zeytinyağın bir de buğdayın varsa korkma derlermiş.
Sındı köyü örencik mahallesinden geçiyoruz, ileride geçen yıllarda yanan yer görülüyor, TRT vericisinin oradan başlamıştı yangın, hala yangının izi duruyor, doğa kendini toparlayamamış.
Sındı deyince ilk akla gelen şeylerden biri bal, evlerin önünde boş kovanları her zaman görmek mümkün.
Yine köylerde gördüğümüz bazı ekmek fırınları çevredeki evler tarafından ortaklaşa kullanılıyor, bu fırın da öyle mi bilmiyorum.
Örencik\’te dikkatimi eski taş evler çekiyor, bazılarını fotoğraflıyorum. Bir duvarın dibindeki yangın musluğu dikkatimizi çekiyor, su var mı bilmem. Bu yörede su sorun, Örencik\’te karşı dağlardan gelen bir su kullanılıyor, bir evin önünde bahçe sulayan birisiyle konuştuk, ihtiyacı karlıyormuş, tabii yağmur mevsimi geldi artık sular çoğalır.
Örencik\’ten sazak mahallesine gelirken Bedirge Acar ile karşılaşıyoruz, hoşgeldiniz diyor, fotoğrafını çekeyim mi teyze deyince çek oğlum diyor, karşılaştığımız herkes sıcak, sevecen insanlar.