Pirenlik’ten Hayıtbükü’ne Trekking

Mavi ve yeşillerin en güzel tonları burada, her tarafta bolca olan sarı çiçekler tabloyu tamamlıyor.

Yukarıya doğru çıktıkça Kızılbük manzarası daha güzel belli oluyor.

Seyretmeye doyum olmuyor, bir müddet sonra bir başka koy görünüyor, koya doğru iniş başlıyor. Datça’da  bu koyun ismini bilen pek yok, ya da benim sorduklarım bilmiyordu, Mesudiyeliler bilir dediler ama buralara gelmeyen nereden bilsin. Ya balıkçı olacak ya da geçmişte buralarda çobanlık yapmış olacak. Bu yol eskiden Mesudiyeli çobanlar tarafından kullanılan bir yol, Mesudiye’den Kızılbük’e buradan geldiklerini duymuştum.

Buralarda çobanlık yapmış, şimdi balıkçılık yapan birisinden burasının adının Gerence olduğunu öğrendim, yanlışsa arkadaşlar doğrusunu belirtirlerse düzeltirim. Çok güzel bir manzara karşımızda.

Biz koya inerken bir balıkçı teknesi koya giriyordu,  hemen ağlarını atıp Mesudiye tarafına doğru gitti.

Buralarda koylar denizin getirdikleri ile çok kirlenmiş, tabii denizlere insanoğlunun attığı pislikler. Doğanın en tehlikeli canlısı İnsan onun eli değmeden doğa başının çaresine bakıyor. Arkadaşların gösterdiği bir örümcek ağının üstündeki görüntüye her zaman rastlamak mümkün değil. Ağın üzerinde yüzlerce örümcek yavrusu hareket ediyordu.

Koydan vadiye yürüyerek burada kısa bir mola verdik, bu esnada Ahmet Temizel arkadaşımızın pantolununda bir kene görmüşler. Bizim buralarda Kırım Kongo denen cinslerden görünmese de dikkatli olmakta fayfa var. Bu mevsimler kenelerin çoğaldığı zamanlar, otların arasından geçerken elbiselere veya çıplak bir yer varsa oraya yapışırlar. Sık bitkilerin arasından geçerken pantolonların paçalarının çorabın içine alınmasının önerildiğini duymuştum.

Koydan yukarılara doğru çıkıyoruz, yükseldikçe koy manzarası bir başka güzel.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9