Bu yollardan arabamla çok geçtim ama sırtımızda çantalar yürüyerek geçmenin tadı bir başka.
İlk durağımız arkadaşım Tayyar Toksöz’ün Dostlar lokantası, kendisine bir merhaba diyelim derken çay teklifine hayır demiyoruz. Burası benim çok hoşuma gider, sahile yakın kurulmuş masalarda oturmak, yemek yemek çok hoş oluyor. Pazar günleri Palamutbükü’nün pazarı kuruluyor.
Masalar yazları ılgın ağaçlarının altında oluyor ama şimdi havalar yeni ısınıyor diye güneşin altında, öyle sıcaktı ki çayımızı içip masamızı gölgeye çektik. Masamızın etrafını saran konuklar. Çocuklar sahilde oynuyordu.
Yürüyüşümüze devam edince arkadaşım Saffet Toksöz yolun ortasında bize gülümsüyordu, bu kadar yürümeyin diye takıldı. Onun çay davetine de hayır diyemedik, hava güzeldi, Şef Restoranın kıyıdaki masalarından birine kurulduk. Burada yürüyüş arkadaşımız Kadir Solmazlar ile karşılaştık, çayımızı içip sohbet ettik.
Dönüşümüz oto-stop ile gerçekleşti, artık bundan sonra böyle bizi yolda görüp te almadan geçmeyin derim. Hayıtbükü’nde arabamıza binip sabah yürüdüğümüz Avlana’dan Knidos yoluna çıktık. Avlana’dan geçerken sabah rastladığımız arkadaşım Tuncer Curacı kahvede oturuyordu, onun da çay davetine evet dedik, kahvedekilerle bugün yürüdüğümüz yol ile ilgili sohbet ettik. Yaka taraflarında meyva yeme molası verdik, her taraf çiçeklerle kaplıydı. Güzel bir Datça günü yaşadık, birkaç gün sonra yürümek üzere ayrıldık. Nasip olursa Kızılbük – Hayıtbükü arasındaki rotayı yürüyeceğiz.