Değirmenbükü’nde Hıdrellez

Biraz ileride bir grup ağacın gölgesinde oturmuşlardı, dikkatlice baktığımda birçoğu tanıdıktı. Kadınların arasında Osman Karadeniz elinde sazı türküler söylüyordu. Biraz önce oyunlar oynanmış, biz geldikten biraz sonra  saz eşliğinde oyunlar devam etti. Yörede sevilen türküler çalıyordu. Bu oyunlara gençlişi, yaşlışı severek eşlik ediyor, erkekler de yan tarafta oyuna katılıyorlardı.

Osman Karadeniz Yazıköy’de halk müziğini sevdiren bir arkadaş, çalıştırdığı halk müziği korosunu çeşitli zamanlarda izlemiştim. Hıdrellez konusunu ona da sordum Hıdrellez ile ilgili çok fazla bilgimiz yok dedi. 12 yaşında Datça’dan çıkmış, okul hayatı, memurluk hayatı derken yıllarca gurbette kalmış. Aklında kalan ninesinin ” Çiğlerin üstünde yat yuvarlan günahın geçer ” demesi. Yine eskiden mutlaka yapılanlardan Yalı kıyına ( deniz kenarı ) gelinip tekne ile dolaşmakmış. Yalı kıyına geliriz pikniğimizi yaparız, yediğimiz belli şeyler vardı; katmer, börek, makarna eskiden vardı ama yaprak sarması olmazsa olmazlardan. Puf böreğinden söz ettim, onlar küllürçe diyorlar, onu da Hıdrellez masalarında çokça görmüştüm.

Osman beyle sohbet ederken Fatma Aydoğan yöresel katmerlerinden ikram etti. Hıdrellez’de yapılan yiyecekler ile ilgili konuşurken eskiden hamuru şişlere sararak çubuk makarna ( sarma makarna da deniyor ) yapardık diyor. Osman Karadeniz’in verdiği bilgiler arasında birini ilk kez duydum, ilgimi çekti. ” Önemli olan şey şu, yağda pişen bir şey, kokusu etrafa yayılacak, doğaya yayılacak o yağın kokusu doğayla birlikte bütünleşecek halk onu yiyecek. Bu küllürçe olur, katmer olur, börek olur ne olursa ama yağlı olacak. Zeytinyağ.” O sırada konuşmaya katılan Necati Karakaş  olmazsa olmazlardan biri de yumurta haşlaması diye lafa karıştı. Eskiler yağı kokuttuk derler, tabii biz bunları pek bilmiyoruz diye Osman bey konuşmasını sürdürdü. Gurbette yaşayan Yazıköylülerin memleketlerini çok özlediklerinden söz açılınca Osman Karadeniz heyacanlandı ” Bir dağın bir kenarında biraz bulut görsem hemen Yazıköy’ü hatırlardım. Köyüm benim derdim. ” dedi. Çocukları yabancı ülkelerde, onlar da çok özlüyormuş, ilk fırsatta buraya gelip yerleşeceğiz diyorlarmış ama zor diyor.

Sohbet esnasında Osman bey ” Biz kendimizi Knidoslu görüyoruz zaten ” diyor. Birisinden duymuştum ninesi ona Hıdrellez’i anlatırken, yer tanrısı ile deniz tanrısı buluşur, doğa güzelleşir diye anlatmış. Sanatın her dalıyla ilgilenen insanların olduğu bir yer , müziği, oynamayı seven insanlar, müziği duydular mı hepsi ayağa kalkıverir. Osman bey biz taş havasında da oynarız demişti bir ara, iki taşı birbirine vurup müzik çıkarmak oluyor.

Daha sonra bir arkadaş gelerek Osman Karadeniz’i masalarına davet etti, sesi güzel bir arkadaş varmış. Birlikte biraz ilerideki masaya geçtik. Türküler çalınmaya, söylenmeye başladı.

yazıköy değirmenbükü piknik

SimgeSönmez Ayaydın biraz ilerimizde ailesiyle   Hıdrellez’i kutlayayanlardandı.

Müzik ziyafeti günümüzün hoş anlarındandı, müziğe tüm masadakiler eşlik etti.

Datça Halk Eğitimi Merkezi öğretmenlerinden Mesudiye Lağap ailesiyle oradaydı. Çevremizde çok kişi vardı. Karşı taraflarda oyunlar oynanıyordu. Kısacası kimse kimseyi rahatsız etmeden, paylaşmalarla geçen bir etkinliği izlemek, insanların mutluluğunu görmek güzel bir şey. Sağlık ve mutluluk içinde daha nice Hıdrellez bayramları diliyorum. Her kuşaktan insanın bir araya gelmesi, eğlenmesi, birlikte yemesi, yiyeceklerini paylaşması önemli bir olay. Değirmenbükü sahili fotoğrafta tenha görünüyor, gittiğimizde denize girenler, yüzenler vardı.

Sayfalar: 1 2 3

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir